İmanın tamamı ameldir ve bu amellerden bazısı ise sözledir.Kafi, C.2, S.33 İmam Cafer-i Sadık (a.s)

Zilkaada Ayının Amelleri

Zilkaada Ayının Amelleri

Bu ay Allah Teala'nın Kur'an-ı Kerim'de beyan ettiği haram ayların ilkidir. Seyyid İbn Tavus, "Zilkade ayı, sıkıntı, şiddetle karşılaştığında duaların icabet olduğu zamandır" diye bir rivayet nakletmiştir. Resulullah'tan (s.a.a) bu ayın Pazar gününde kılınması için çok faziletli bir namaz rivayet etmiştir. Bu rivayetin özeti şöyledir: "Kim bu namazı kılarsa tevbesi kabul olur, günahları bağış-lanır, kıyamet gününde hasımları ondan razı olurlar; iman üzere ölür; dinini yitirmez, mezarı geniş ve nurlu olur, ebeveyni ondan razı olurlar; ebeveyni ve çocukları Allah'ın mağfiretini kazanırlar, rızkı artar, ölüm anında ölüm meleği ona iyi davranır ve kolay can verir."

Bu namaz şöyle kılınır: Pazar günü gusül ve abdest alınıp peşinden dört rekat namaz kılınır; her rekatta bir defa Fatiha, üç defa İhlas Suresini, bir defa Felak ve Nass Sureleri okunur; sonra yetmiş defa istiğfar eder ve istiğfardan sonra da şöyle denir:

لا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إلاّ بِاللهِ الْعَليِّ الْعَظيمِ

Peşinden şöyle denir:

يا عَزيزُ يا غَفّارُ اغْفِرْ لي ذُنُوبي وَذُنُوبَ جَميعِ المؤمِنينَ وَالْمُؤمِناتِ فَاِنَّهُ لا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إلاّ اَنْتَ .

"Ey aziz, ey çok bağışlayan; benim günahlarımı, bütün erkek ve kadın müminlerin günahlarını bağışla; gerçekten günahları senden başka kimse bağışlamaz."

Bu istiğfar ve ondan sonraki duayı namazdan sonra okumak gerekir.

Bir rivayette şöyle geçer: "Kim haram ayların birinde Perşembe, Cuma ve Cumartesi günlerini arka arkaya oruç tutarsa onun için dokuz yüz senenin ibadetinin sevabı yazılır."

Şeyh Ali b. İbrahim-i Kummî şöyle der: Haram aylarda günahlar iki kat yazıldığı gibi iyi ameller de iki kat yazılır.

On Birinci Gün:

Hicri 148 yılında, Zilkade ayının on birinci gününde İmam Rıza (a.s) dünyaya gelmiştir.

On Beşinci Gece:

Çok mübarek bir gecedir. Bu gecede Allah Teala, mümin kullarına rahmet gözüyle bakar. Kim bu geceyi Allah'a ibadetle geçi-rirse, Peygamber efendimizden nakledilen bir rivayette geçtiği üzere, Allah'a karşı bir an bile günah işlememiş cami ehli olan yüz oruçlu kişi kadar mükafat alır. O halde bu geceyi ganimet bilip ibadet, itaat, namaz ve Allah'tan hacet isteyerek geçirmek gerekir. Bu konuda şöyle rivayet edilmiştir: "Kim bu gecede Allah Teala'dan bir hacet isterse, haceti revâ olur."

Yirmi Üçüncü Gün:

Bir rivayete göre hicri 203 yılında, bugünde İmam Rıza (a.s) şahadet şerbetini içmiştir. Bugünde, İmam Rıza'yı (a.s) uzaktan veya yakındandan ziyaret etmek müstehaptır.

Seyyid İbn Tavus "İkbal" adlı kitabında şöyle diyor:

Ashabımızdan Arap olmayan bazılarının kitaplarında (Allah onlardan razı olsun) Zilkade ayının yirmi üçüncü günü mevlamız İmam Rıza'yı (s.a.a) yakından veya uzaktan, halk arasında bilinen bir ziyaret metniyle veya mesela rivayetlerde geçen ziyaret metinleriyle ziyaret etmenin müstehap olduğunu gördüm.

Yirmi Beşinci Gece:

Bugün Dahvu'l-Arz (Yerin Kabe'nin altından suyun üstüne doğru yayıldığı) gecesidir. Bu gece mübarek bir gecedir. Bu gecede Allah'ın rahmeti iner; bu geceyi ibadetle geçirmenin çok büyük bir sevabı vardır. Hasan b. Ali Veşşa'dan şöyle rivayet edilmiştir: Çocukluğumda, Zilkade ayının yirmi beşinci gecesinde babamla birlikte İmam Rıza'nın (a.s) huzurunda akşam yemeği yedik. İmam (a.s), "Bu gecede Hz. İbrahim (a.s) ve Hz. İsa (a.s) dünyaya gelmiş ve yeryüzü Ka'be'nin altından yayılmıştır. O halde kim bugünün gündüzünde oruç tutarsa altmış ay oruç tutmuş gibi olur." Başka bir rivayete göre de, "Bugünde Hz. Kâim (İmam Mehdi) -a.f- kıyam edecektir" buyurdu.

Yirmi Beşinci Gün:

Bugün Dahvu'l-Arz günüdür. Yılın, oruç tutulması çok faziletli olan dört seçkin gününden biridir. Bir rivayette "Bugünde oruç tutmak, yetmiş yılın orucuna bedeldir" ve başka bir rivayette, "Bugün-de oruç tutmak yetmiş yılın kefaretidir" tabiri geçer. Kim bugünün gündüzünde oruç tutar ve gecesini ibadetle geçirirse, onun için yüz yılın ibadeti yazılır. Bugünde oruç tutan kimsenin hakkında gökteki ve yerdeki tüm varlıklar bağışlanma dilerler. Bugünde Allah'ın rahmeti yayılır; bugünde ibadet ve Allah'ı zikretmek için toplan-manın çok büyük sevabı vardır. Bugünde oruç, ibadet, Allah'ı zikret-mek ve gusletmek dışında iki amel daha rivayet edilmiştir:

1- Kum Şiilerinin kitaplarında kaydedilen namaz; bu namaz iki rekat olup kuşluk vaktinde kılınır. Her rekatta Fatiha Suresinden sonra beş defa Şems Suresi okunur ve namazın selamından sonra da şu dua okunur:

لا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إلاّ بِاللهِ الْعَليِّ الْعَظيمِ

"Güç ve kuvvet ancak ulu ve yüce Allah'ladır."

Sonra dua edilip şöyle denir:

يا مُقيلَ العَثَراتِ اَقِلْني عَثْرَتي، يا مُجيبَ الدَّعَواتِ اَجِبْ دَعْوَتي، يا سامِعَ الأَصْواتِ اِسْمَعْ صَوْتي وَارْحَمْني وَتَجاوَزْ عَنْ سَيِّئاتي وَما عِنْدي يا ذَا الْجَلالِ وَالإِكْرامِ.

"Ey sürçmeleri affeden! Benim sürçmemi affet. Ey duaları kabul eden! Benim duamı kabul et. Ey sesleri duyan! Benim sesimi duy; bana merhamet et, benim günah ve kötülüklerimden ve bendeki çirkinliklerden geç. Ey yücelik ve ikram sahibi!"

2- Şeyh Tusî "Misbah" adlı kitabında, şu duanın okunmasının müstehap olduğunu söylemiştir:

اَللّـهُمَّ داحِيَ الْكَعْبَةِ، وَفالِقَ الْحَبَّةِ، وَصارِفَ اللَّزْبَةِ، وَكاشِفَ كُلِّ كُرْبَةٍ، اَسْأَلُكَ في هذَا الْيَوْمِ مِنْ اَيّامِكَ الَّتي اَعْظَمْتَ حَقَّها، وَاَقْدَمْتَ سَبْقَها، وَجَعَلْتَها عِنْدَ الْمُؤْمِنينَ وَديعَةً، وَاِلَيْكَ ذَريعَةً، وَبِرَحْمَتِكَ الْوَسيعَةِ اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّدٍ عَبْدِكَ الْمُنْتَجَبِ فِى الْميثاقِ الْقَريبِ يَوْمَ التَّلاقِ، فاتِقِ كُلِّ رَتْق، وَداعٍ اِلى كُلِّ حَقٍّ، وَعَلى اَهْلِ بَيْتِهِ الأَطْهارِ الْهُداةِ الْمَنارِ دَعائِمِ الْجَبّارِ، وَوُلاةِ الْجَنَّةِ وَالنّارِ، وَاَعْطِنا في يَوْمِنا هذا مِنْ عَطائِكَ الَْمخْزوُنِ غَيْرَ مَقْطوُعٍ وَلا مَمْنوُعٍ، تَجْمَعُ لَنا بِهِ التَّوْبَةَ وَحُسْنَ الأَوْبَةِ، يا خَيْرَ مَدْعُوٍّ، وَاَكْرَمَ مَرْجُوٍّ، يا كَفِيُّ يا وَفِيُّ يا مَنْ لُطْفُهُ خَفِيٌّ اُلْطُفْ لي بِلُطْفِكَ، وَاَسْعِدْني بِعَفْوِكَ، وَاَيِّدْني بِنَصْرِكَ، وَلا تُنْسِني كَريمَ ذِكْرِكَ بِوُلاةِ اَمْرِكَ، وَحَفَظَةِ سِرِّكَ، وَاحْفَظْني مِنْ شَوائِبِ الدَّهْرِ اِلى يَوْمِ الْحَشْرِ وَالنَّشْرِ، وَاَشْهِدْني اَوْلِياءَكَ عِنْدَ خُرُوجِ نَفْسي، وَحُلُولِ رَمْسي، وَانْقِطاعِ عَمَلي، وَانْقِضاءِ اَجَلي.
اَللّـهُمَّ وَاذْكُرْني عَلى طُولِ الْبِلى اِذا حَلَلْتُ بَيْنَ اَطْباقِ الثَّرى، وَنَسِيَنِي النّاسُونَ مِنَ الْوَرى، وَاحْلِلْني دارَ الْمُقامَةِ، وَبَوِّئْني مَنْزِلَ الْكَرامَةِ، وَاجْعَلْني مِنْ مُرافِقي اَوْلِيائِكَ وَاَهْلِ اجْتِبائِكَ وَاصْطَفائِكَ، وَبارِكْ لي في لِقائِكَ، وَارْزُقْني حُسْنَ الْعَمَلِ قَبْلَ حُلُولِ الأَجَلِ، بَريئاً مِنَ الزَّلَلِ وَسوُءِ الْخَطَلِ.
اَللّـهُمَّ وَاَوْرِدْني حَوْضَ نَبِيِّكَ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ، وَاسْقِني مِنْهُ مَشْرَباً رَوِيّاً سائِغاً هَنيئاً لا اَظْمَأُ بَعْدَهُ وَلا اُحَلأُ وِرْدَهُ وَلا عَنْهُ اُذادُ، وَاجْعَلْهُ لي خَيْرَ زادٍ، وَاَوْفى ميعادٍ يَوْمَ يَقُومُ الأَشْهادُ.
اَللّـهُمَّ وَالْعَنْ جَبابِرَةَ الأَوَّلينَ وَالآخِرينَ، وَبِحُقُوقِ اَوْلِيائِكَ الْمُسْتَأثِرِينَ.
اَللّـهُمَّ وَاقْصِمْ دَعائِمَهُمْ وَاَهْلِكْ اَشْياعَهُمْ وَعامِلَهُمْ، وَعَجِّلْ مَهالِكَهُمْ، وَاسْلُبْهُمْ مَمالِكَهُمْ، وَضَيِّقْ عَلَيْهِمْ مَسالِكَهُمْ، وَالْعَنْ مُساهِمَهُمْ وَمُشارِكَهُمْ، اَللّـهُمَّ وَعَجِّلْ فَرَجَ اَوْلِيائِكَ، وَارْدُدْ عَلَيْهِمْ مَظالِمَهُمْ، وَاَظْهِرْ بِالْحَقِّ قائِمَهُمْ، وَاجْعَلْهُ لِدينِكَ مُنْتَصِراً، وَبِاَمْرِكَ في اَعْدائِكَ مُؤْتَمِراً اَللّـهُمَّ احْفُفْهُ بِمَلائِكَةِ النَّصْرِ وَبِما اَلْقَيْتَ اِلَيْهِ مِنَ الأَمْرِ في لَيْلَةِ الْقَدْرِ، مُنْتَقِماً لَكَ حَتّى تَرْضى وَيَعوُدَ دينُكَ بِهِ وَعَلى يَدَيْهِ جَديداً غَضّاً، وَيَمْحَضَ الْحَقَّ مَحْضاً، وَيَرْفُضَ الْباطِلَ رَفْضاً، اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلَيْهِ وَعَلى جَميعِ آبائِهِ، وَاجْعَلْنا مِنْ صَحْبِهِ وَاُسْرَتِهِ، وَابْعَثْنا في كَرَّتِهِ حَتّى نَكُونَ في زَمانِهِ مِنْ اَعْوانِهِ، اَللّـهُمَّ اَدْرِكْ بِنا قِيامَهُ، وَاَشْهِدْنا اَيّامَهُ، وَصَلِّ عَلَيْهِ وَارْدُدْ اِلَيْنا سَلامَهُ، وَالسَّلامُ عَلَيْهِ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ.
 

"Allah'ım! Ey Ka'be'nin yerini yayan, tohumu yaran, şiddetleri bertaraf eden ve bütün sıkıntıları gideren! Hakkını yücelttiğin, -üstünlük bakımından diğer günlerden- öne geçirdiğin, müminlerin yanında emanet bıraktığın, sana ulaşmak için vesile kıldığın bugünde geniş rahmetinin hürmetine senden diliyorum ki, görüşme gününe yakın olan ahdinde seçkin kılınan, kapalı olanı kullarına açan ve herkesi hakka davet eden kulun Muhammed'e ve hidayet edici, -ilim ve marifet- kandili, Allah'ın -hidayet- direkleri, cennet ve cehennemin emir sahipleri olan onun tertemiz Ehl-i Beyt'ine salat eyle. Bugünümüzde bize hiçbir zaman kesilmeyen ve engellenmeyen bağış hazinenden bağışta bulun ve bu bağışına ek olarak da tövbe ve güzel bir dönüş ihsanda bulun; ey kendisinden istenilenlerin en üstünü, ey ümit edilenlerin en yücesi; ey -kulların işlerine- yeten, ey vefakar, ey lütfü gizli olan! Kendi lütfünle bana lütufta bulun, affınla beni mesut et, yardımınla beni teyit et; emir sahiplerin ve sırrının koruyucuları vesilesiyle yüce zikrini bana unutturma. Kıyamet ve mahşer gününe kadar beni zamanın şaibelerinden koru. Ruhum bedenimden çıktığı, ölüm günüm çattığı, amelimin kesildiği ve ecelimin geldiği günde, evliyan ve dostlarını başımın üzerinde hazır et (ki onları görerek dünyadan göçeyim). 

Allah'ım! Uzun süre toprak tabakaları arasında giriftar olduğum ve peşimden insanlar beni unuttukları vakit sen beni hatırla ve an; beni ikamet yurduna sok ve keramet menziline yerleştir; beni senin velilerinin, seçtiğin ve kendine has kıldığın kişilerin dostlarından kıl ve o günde kendinle mülakat etmeyi bana mübarek kıl. Ecelim gelip çatmadan önce beni sürçmelerden, çirkin söz ve ahmaklıklardan arınmış iyi amelle rızıklandır.

Allah'ım! Beni peygamberin Muhammed'in -Allah'ın salatı ona ve Ehl-i Beyt'inin üzerine olsun- havuzuna sok ve o tatlı ve lezzetli sudan öyle bir içir ki artık hiçbir zaman susamayayım, artık o havuzdan reddedilmeyeyim, kovulmayayım. Orasını benim için şahitlerin şehadet için ayağa kalktıkları günde en iyi azık ve en mükemmel menzil kıl.

Allah'ım! İlk ve son zorbalara ve senin velilerinin haklarını yağmala-yanlara lanet et.

Allah'ım! Onların -zulümlerinin- temellerini yık, takipçilerini ve onlar için çalışanları helak et. helak olmalarını tacil et, ülkelerini onlardan al, yollarını daralt, onların amellerinde payı olanlara ve ortaklarına da lanet et.

Allah'ım! Velilerinin zuhur ve kurtuluşunu acele et, onların haklarını onlara geri çevir, onların Kâim olan imamlarını hak üzere zahir eyle; onu senin dinine yardımcı kıl, düşmanların üzerinde hüküm sürmek için ona iktidar ver.

Allah'ım! Meleklerle ona yardım et ve Kadir gecesi takdir ettiğin emirle onu düşmanlardan intikam almaya yönelt ki razı olasın ve -zayıflayan- dinin onun vesilesiyle ve onun eliyle yenilensin, hakkı tamamen halis ve pâk kılsın, batılı tamamen yok etsin.

Allah'ım! Ona ve onun bütün babalarına salat eyle; bizi onun ashabından ve ordusundan kıl, onun ric'atinde bizi de diriltip dünyaya döndür ki onun -hükümeti- döneminde onun yarenlerinden olalım.

Allah'ım! Onun kıyamında bizi onun huzurunu idrak etmeye muvaffak eyle, onun -hükümet- günlerini bize göster, ona salat eyle, onun selamını bize ulaştır. Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri onun ve tertemiz babalarının üzerine olsun."

 

Mir Damad "Risale-i Erbaa"sında Dahvu'l-Arz gününün amelleri hakkında şöyle demiştir: Bugünde İmam Rıza'yı (a.s) ziyaret etmek müstehap amellerin en faziletlisi ve günümüze kadar süregelen edep-lerin en önemlilerindedir. Yine o hazreti Receb ayının ilk gününde ziyaret etmek de önemle vurgulanmıştır.

Zilkade Ayının Son Günü:

Meşhur görüşe göre, hicri iki yüz yirmi yılında, Zilkaade ayının son gününde İmam Mumammed Taki (a.s) Bağdat'ta, Me'mun'un ölümünden yaklaşık iki buçuk sene sonra Abbasî halifesi Mu'tesim tarafından zehirlenerek şehid edilmiştir. Nitekim o hazretin kendisi de, "Me'mun'dan sonra kurtuluş otuz aydır" buyurmuştur. İmam'ın (a.s) bu buyruğu Hazret'in Me'mun tarafından fevkalade eziyet edildiğini göstermektedir; işte bu nedenle ölümünü kurtuluş olarak addediyor; nitekim değerli babası İmam Rıza (a.s) da veliahtlık döneminde böyle bir durumdaydı; her Cuma günü merkez camiden dönerken o toztoprak içerisinde ve terli haliyle ellerini kaldırarak, "Allah'ım! Kurtuluşum ölümümdeyse şu anda ölümümü ulaştır" diyordu ve şehadet şerbetini içinceye kadar sürekli gam ve üzüntü içerisindeydi. İmam Muhammed Tâki (a.s) şehid olunca yirmi beş yaşından birkaç ay almıştı; kabr-i şerifi dedesi Musa b. Cafer'in Kazimeyn'deki mezarının arka tarafındadır.