Hayanın zirvesi, insanın kendinden utanmasıdır. Gurer’ul-Hikem, 6369 İmam Ali (a.s)

Seyf-i Sağir Duası

Seyf-i Sağir Duası

Ebuzer Helvacı
Seyyid Velid Mezidi
<

-“Kamus Duası” diye meşhurdur-

Bu duayı Şeyh Sıkatu’l-İslam Nurî -Allah ondan razı olsun- “Sahife-i Sâniye-i Aleviye”de naklederek demiştir ki: Tılsım ve teshir-le uğraşanların sözlerinde bu dua hakkında acayip açıklamalar geçmiş ve çok büyük etkiler sıralanmıştır. Ben ona güvenmediğim için kay-detmedim; fakat müsamaha ederek ve şanı yüce alimlere uyarak dua-nın kendisini naklediyorum:

بِسمِ اللهِ الرَحمنِ الرَحِيمِ
رَبِّ اَدْخِلْني في لُجَّةِ بَحْرِ اَحَدِيَّتِكَ، وَطَمْطامِ يَمِّ وَحْدانِيَّتِكَ، وَقَوِّني بِقُوَّةِ سَطْوَةِ سُلْطانِ فَرْدانِيَّتِكَ، حَتّى اَخْرُجَ اِلى فَضاءِ سَعَةِ رَحْمَتِكَ وَفي وَجْهي لَمَعاتُ بَرْقِ الْقُرْبِ مِنْ آثارِ حِمايَتِكَ، مَهيباً بِهَيْبَتِكَ عَزيزاً بِعِنايَتِكَ مُتَجَلِّلاً مُكَرَّماً بِتَعْليمِكَ وَتَزْكِيَتِكَ، واَلْبِسْني خِلَعَ الْعِزَّةِ وَالْقَبُولِ وَسَهِّلْ لي مَناهِجَ الْوُصْلَةِ والْوُصُولِ، وَتَوِّجْني بِتاجِ الْكَرامَةِ وَالْوَقارِ وَاَلِّفْ بَيْني وَبَيْنَ اَحِبّائِكَ في دارِ الدُّنْيا وَدارِ الْقَرارِ، وارْزُقْني مِنْ نُورِ اسْمِكَ هَيْبَةً وَسَطْوَةً تَنْقادُ لِيَ الْقُلُوبُ وَالأَرْواحُ، وَتَخْضَعُ لَدَيَّ النُّفُوسُ وَالأَشْباحُ
 

“Bismillahirrahmanirrahim

Rabbim! Beni kendi ahadiyet (marifet) denizinin derinliklerine sok ve vahdaniyet denizinde gark eyle ve ferdiyet iktidar ve saltanatının kuvve-tiyle beni güçlendir; tâ ki himaye ve lütfünün eserlerinden sana yakınlık ışığı yüzümde belirdiği halde senin geniş rahmet alanına gireyim, senin heybetinle heybetleneyim, teveccühünle izzet sahibi olayım, senin talim ve tezkiyenle yüceltilmiş ve saygın olayım. Bana izzet ve makbuliyet el-bisesi giydir. Sana bağlanma ve ulaşma yollarını bana kolaylaştır. Beni saygınlık ve vakar tacı giydir (yücelt). Dünya ve ahiret yurdunda benimle dostlarım arasında ülfet kur. İsminin nurundan bana rızık olarak azamet ve heybet ver tâ ki kalpler ve ruhlar bana itaat etsin, yanımda canlar ve bedenler boyun eğsinler.

 

يا مَنْ ذَلَّتْ لَهُ رِقابُ الْجَبابِرَةِ وَخَضَعَتْ لَدَيْهِ اَعْناقُ الأَكاسِرَةِ لا مَلْجَأ وَلا مَنْجَىً مِنْكَ إلاّ اِلَيْكَ، وَلا اِعانَةَ إلاّ بِكَ وَلاَ اِتّكاءَ إلاّ عَلَيْكَ، ادْفَعْ عَنّي كَيْدَ الْحاسِدينَ وَظُلُماتِ شَرِّ المُعانِدينَ وارْحَمْني تَحْتَ سُرادِقاتِ عَرْشِكَ يا اَكْرَمَ الأَكْرَمينَ اَيِّدْ ظاهِري في تَحْصيلِ مَراضيكَ وَنَوِّرْ قَلْبي وَسِرّي بالاِْطِّلاعِ عَلى مَناهِجِ مَساعيكَ

 

Ey karşısında zorbalar zelil olan, ey yanında padişahların başları hu-şu içerisinde eğilen. Sığınak ve kurtuluş ancak sanadır, yardım ancak seninledir, ancak sana dayanılır. Kıskançların hilesini, düşmanların şerri-nin karanlığını benden defet; arşının perdeleri altında bana merhamet et. Ey cömertlerin en cömerdi! Senin razı olduğun şeyi yerine getirmede vü-cudumu güçlü kıl; kalbimi ve içimi, sana doğru seyr-u sülük etmenin yol-larını tanımak için nurlandır.

 

اِلهٰي كَيْفَ اَصْدُرُ عَنْ بابِكَ بِخَيْبَةٍ مِنْكَ وَقَدْ وَرَدْتُهُ عَلى ثِقَة بِكَ، وَكَيْفَ تُؤْيِسُني مِنْ عَطائِكَ وَقَدْ اَمَرْتَني بِدُعائِكَ وَها اَنَا مُقْبِلٌ عَلَيْكَ مُلْتَجِئٌ اِلَيْكَ باعِدْ بَيْني وَبيْنَ اَعْدائي، كَما باعَدْتَ بَيْنَ اَعْدائي اِخْتَطِفْ اَبْصارَهُمْ عَنّي بِنُورِ قُدْسِكَ وَجَلالِ مَجْدِكَ اِنَّكَ اَنْتَ اللهُ المُعْطي جَلائِلَ النِّعَمِ الْمُكَرَّمَةِ لِمَنْ ناجاكَ بِلَطائِفِ رَحْمَتِكَ، يا حَيُّ يا قَيُّومُ يا ذَا الْجَلالِ وَالاِكْرامِ، وَصَّلى اللهُ عَلى سَيِّدِنا وَنَبِيِّنا مُحَمَّدٍ وَآلِهِ اَجْمَعينَ الطَّيِّبينَ الطّاهِرينَ.

 

Allah’ım! Sana güvenerek kapına geldikten sonra kapından nasıl meyus döneyim; sana dua etmeyi emrettiğin halde beni bağışından nasıl mahrum edersin. Şimdi ben senin katına yöneldim, sana sığındım. Be-nimle düşmanlarım arasını uzaklaştır; benimle düşmanlarımın arasını uzaklaştırdığın gibi kutsiyet, yücelik ve azametin hürmetine onların gözü-nü beni görmekten kör et. Şüphesiz sen, seninle raz-u niyaz edenlere büyük nimetler veren Al-lah’sın; Rahmetinin yumuşaklıkları hürmetine ey diri, ey her şeyi ayakta tutan, ey yücelik ve bağış sahibi! Allah’ın salatı efendimiz ve peygambe-rimiz Muhammed’e ve onun bütün pâk ve temizlenmiş Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun.”