Hadisimi Kur’an’a arz ediniz; eğer Kur’an ile uyum içindeyse o bendendir ve onu ben demişimdir. Kenz’ul-Ummal, 907 Hz. Muhammed (s.a.a)

Ashab Hakında Rivayet Edilen Hadisler

Ashab Hakında Rivayet Edilen Hadisler

 

1- … Ve bize İbn Ebu Umar tahdis etti, bize İbn-i Yahya Süleym, İbn-i Huşeym'den o da Abdullah İbn-i Ubeydullah ibn-i Ebi Muleyke'den tahdis etti ki o Aişe (r)'den şöyle derken işitmişimdir: "Ben Resulullah ( S.A.A)'den işittim; Kendisi sahabenin arasında bulunurken şöyle buyuruyordu. "Ben havuz başında olacağım. Sizden bana gelenleri gözetleyeceğim. İşte o vakit, Vallahi benim önümde bir takım insanlar muhakkak yakalanacaklar. Bunun üzerine ben Ya Rab! Onlar bendendir. Benim ümmetimdendir diyeceğim. Bana cevaben, Sen onların senden sonra neler yaptıklarını bilmezsin. Onlar ayak topukları üzerlerine dönmekten hiç mi hiç ayrılmadılar, denilecektir.

KAYNAK: Sahih-i Müslim C. 7, sh: 175, hadis:28

 Aynı hadis sayfa 178'de 32. Hadiste Abdullah İbn-i Mes'ud rivayetiyle, hadisin sonu " Sen onların senden sonra dinde neler ihdas ettiklerini bilmezsin, denilir" şeklinde rivayet edilmiştir.

Ayrıca bu hadis sahihi Müslim 2. Cilt, sh 34'te 53. Hadis olarak Enes ibn-i Malik rivayetiyle çok az bir farkla zikredilmiştir.

2- …( )Muhtar İbn-i Fulful şöyle dedi: "Enes İbn-i Malik'ten işittim ; Resulullah (s) biraz uykuya daldı…. diyordu. Hadisin tamamı bundan önceki İbn-i Mes'ud'un hadisi gibidir. Ancak bunda: " O Aziz ve Celil olan Rabb'imin cennette bana vaad ettiği bir nehirdir. Üzerinde bir havuz vardır." şeklinde ." Onun kapları yıldızların sayısıncadır." sözünü zikretmedi.

3- Ebu Hureyer'den Resul-i Ekrem buyurdu ki "Yemin ederim ki ben kıyamet gününde bir takım insanları havuzumdan yabancı develerin havuz başından kovulması gibi kovacağım".buyurdu.

KAYNAK: Sahihi Müslim C:7, sh:183 hadis:38

4- İbn-i Mesud anlatıyor: – Resulullah buyurdu ki: "Ben havuzun başına sizden önce geleceğim, bana sizden bazı kimseler yükseltilip gönderilecek, o kadar ki eğilsem onları tutarım ama hemen geri çekilecekler.

Ey Rabbim! Bunlar benim ashabım" derim. Ama bana "Senden sonra bunların ne bidatler yaptıklarını sen bilmezsin."denilir. Ben de; "Benden sonra dini değiştirenler rahmetten uzak olsunlar."derim.

KAYNAK: Kütibi Sitte Muhtasarı, C:14, sh:395, hadis:5084

                                      "                   C: 4, sh:438, hadis:908  

                                      "                   C: 8,  sh:333, hadis:3057   

5- İbn-i Abbas (R.A)'dan rivayet edilmiştir. Dedi ki: Resulullah (S.A.A) şöyle buyurdu: "İnsanlar kıyamet günü mahşer yerine, yaratıldıkları gibi, yalın ayak, çıplak ve gulfeli (sünnetsiz) olarak kaldırılacaklardır." Sonra "İlk yaratmaya nasıl başladıksa onu, uhdemize aldığımız bir vaat olarak,(aynı şekilde) iade edeceğiz ve elbette biz (dediğimizi)  yapanlarız.[1] ayetini okudu ." Yaratıklardan giydirilecek olan ilk insan İbrahim (A)'dır. Ashabımızdan bazı kişiler sağa ve sola itileceklerdir. Bunun üzerine "Ey Rabb'im! (bunlar) benim ashabım!" diyeceğim ve bana şöyle cevap verilecek: Senden sonra onların neler meydana getirdiklerini bilmiyorsun! Onlar kendilerinden ayrıldığın günden beri gerisin geriye dönenler olarak kalmışlardır. Bunun üzerine ben de salih kulun (Hz. İsa'nın) söylediği gibi söyleyeceğim."Eğer kendilerine azab edersen onlar senin kullarındır ve şayet onları bağışlarsan şüphesiz san Aziz ve Hakimsin."[2]

KAYNAK: Sünen-i Tirmizi, sf:233 hadis: 2539

İTİRAFLAR (ASHAP'TAN)

1- Museyyeb İbn-i Rafi anlatıyor. "Bera İbn-i Azib'e rastladım, kendisine – Sana ne mutlu! Resulullah'la sohbet ettin o şerefe eriştin, Ona ( Hudeybiye'de), ağaç altında biat ettin!- demiştim. Bana şu cevabı verdi. – Ey kardeşimin oğlu biz ondan sonra ne bidatlar işledik, sen bilemezsin.

KAYNAK: Kütüb-i sitte muhtasarı c:13 sf:519 hadis: 4828                    Kaynakça: Meani 35

HADİS: Resulullah buyurdu ki Allah'u Teala bidat sahibinden oruç, namaz, sadaka, hac, umre, cihad, tevbe ve fidyeden hiçbir şey kabul etmez. Kıl hamurdan çıktığı gibi o da dinden çıkar. Bu hadisi Huzeyfe rivayet etmiştir.

KAYNAK: Sünen-i ibn-i Mace, c:1, sh:77

2- Ömer İbn-i Abdilaziz'in, hilafetle ilk yaptığı işin biri Cuma ve bayram hutbelerinde, Hz. Ali(A) ve ahfadı aleyhinde yapılan konuşmaları ve lanetlemeleri yasaklamak oldu. Bu işin kalkmasını Mısır valisi iken istemiş Emevi sultanı reddetmişti. Bu durum halk arasında öyle bir tedirginlik hâsıl etmiştir ki, müslümanlar hutbe dinlememek için çeşitli hilelere başvuruyorlardı. Bayram günleri bayram namazını kılan halk namazdan sonra hutbeyi dinlememek için namaz biter bitmez camileri boşaltıyorlardı. Bunun önünü almak için Mervan hutbeyi namazdan önce okumaya başlamış fakat cemaat rıza göstermemiştir.

KAYNAK: Kutub-i sitte muhtasarı c:1 sf125,  c:2 sf375

3- Halid bin Velid:

Resulullah Mekke'yi fethettikten sonra, Halid bin Velid'i civara gönderdi. Ama savaşa mamur etmedi. Halid sadece imana davetle görevliydi. O Beni Cezimi'lerle karşılaştı. Halid onlardan silahlarını bırakmalarını istedi, onlardan biri hariç silahlarını bıraktılar. O bir kişinin de Halid'in sözüne güvenerek, sen kanlarımızın akmasını mı istiyorsun, onlar müslümandırlar diyerek silahını aldılar. Bundan sonra Halid onların ellerinin arkalarına doğru çekilerek bağlanmasını emretti. Ve onları kılıçtan geçirdi. Peygamber bunu duyduğunda "Rabb'im ben Halid'in yaptıklarından sana sığınıyorum" dedikten sonra Ali'yi (A) çağırarak "Ey Ali o kavmin yanına gidip hal ve durumlarını incele ve cahiliyet adetlerini ayağının altına alarak çiğne diye emretti. Ali (A) onların mal ve eşyalarının değerini, zarar ve ziyanlarını, köpeklerine mahsus teknelerine varıncaya kadar ödedi. Ali onlara -ödenmeyen bir ziyanınız kaldı mı- diye sordu. Onlar –hayır- diye cevap verdiler. Ali elinde kalan malları da ihtiyaten onlara dağıttı. Ali Resulullah'ın yanına dönerek yaptıklarını anlattı. Resulullah iyi yapmışsın isabet etmişin buyurdu. Daha sonra yüzünü kıbleye dönerek ayakta olduğu halde iki kolunu altındaki beyaz yeri görününceye kadar kaldırarak dua etmeye başladı ve "Ey Rabb'im ben Halid bin Velid'in yaptıklarından beriyim" diye üç defa tekrarladı.

KAYNAK: Taberi Tarihi c:5 sf:690,691,692

İRTİDAT EDENLER:

İbn-i Abbas®'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: "Peygamber (S.A.A) bize irad ettiği bir mevzuda şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Siz yalın ayak, çıplak ve sünnetsiz olarak Allah huzurunda haşır olunacaksınız. Nasıl ki Cenab-ı Hak: "İlk yarattığımız gibi halkı tekrar yaratacağız: bunu vaad ettik yapacağız." Buyurdu. Haberiniz olsun ki kıyamet günün de ilk elbise giydirilecek olan İbrahim(A) olacaktır. Yine agâh olunuz ki, benim ümmetimden birçok kimse getirilip sol tarafa sevk olunurlar. 

-"Ya Rab! Bunlar benin ashabımdır, merhamet et," derim.

-"Bunların senden sonra neler yaptıklarını sen bilemezsin!" .bunun üzerine ben                İsa(A)'ın dediği gibi;

-Aralarında bulunduğum müddetçe onlara gözcü idim. Beni kabzettikten sonra onların murakıbı sen oldun. Zaten sen her şeyi görüp gözetmektesin. Onlara azab edersen onlar senin kullarındır. Mağfiret edersen Sen Aziz ve Hakimsin" derim. Buna da :

-Onlar, kendilerinden ayrıldığım günden itibaren arkalarına dönerek irtidatlarında devam etmiş bulunuyorlar denir.

KAYNAK: Riyazüs Salihin ve tercümesi. Diyanet işleri başkanları yayınları. Gaye matbaası/Ankara cilt 1 sf:203 hadis:164 (Hadisi Buhari ve Müslim rvayet etmişlerdir.)

Ebu Hureyre'den rivayeti vechile. Resulullah bir zaman ben ayak üzerinde idim, bir cemaat gördüm, hatta ben onları bildim. Adam suretinde bir melek göründü, bunlar senden sonra arkasın arkaya irtidat ettiler "dedi. Ben onlardan halas olacağı zannetmem! Çobansız deve gibi, gayet az kimse halas olur, zannederim" dedi.

KAYNAK: Sahihi Buhari tercümesi c:4 sh:389 hadis:1540

UHUD'DAN KAÇANALAR:

Uhud' da sahabelerin Peygamberi terk ettiği bir kısmının Medineye döndüğü bir kısmının da Uhud dağının üzerine çıktığı Resulullah'ın "Ey müslümanlar yanıma gelin yanıma gelin diye seslendiği…(olayının geçtiği hadise)

 KAYNAK: Taberi Tarihi c:4 sh:398-399

UHUD'DAN KAÇANALAR 2:

Uhud'dan kaçanlar arasında Osman binAffan, Ukbe bin Osman ve Sa'd bin Osman ile birlikte kaçarak Medine yakınlarında El- Calab dağına kadar çekildiler. Orada üç (3) gün kaldıktan sonra Resulullah'ın yanına döndüler. Resulullah onlara siz dağın enine doğru yürüdünüz demiş olduğunu söylerler.

KAYNAK: Taberi Tarihi c:4 sh:403

RESULULLAH'A MUHALEFETLER; GERİSİN GERİYE DÖNÜŞLER

İbn-i Ömer anlatıyor: "Biz Resulullah zamanında kadınlarımıza kötü söz söylemekten ve istediğimiz muameleyi yapmaktan, hakkımızda bir vahiy geliverir endişesiyle kaçınırdık. Resulullah vefat edince (istediğimiz gibi) konuşmaya başladık.( sayfa 155 c:17)

Ubey İbn-i Ka'b anlatıyor: "Resulullah ile beraberken biz ashabın hedef ve gayesi tek idi. O vefat edince, kimimiz öyle, kimimiz böyle baktı.(hedefler ayrıldı.) (sh: 155 c:17)

Resulullah'ın zevce-i paklarından Ümmü Seleme binti Ebu Umeyye anlatılıyor: "Resulullah zamanında insanlar namaza durdukları vakit hiç kimsenin nazarı ayaklarını bastığı yerden ileri geçmezdi. Resulullah vefat edince insanlar namaza durunca hiçbirinin nazarı alnını koyduğu yerden ileri geçmezdi. Sonra Ebu Bekir vefat etti, Ömer'in devri geldi. Bu devir de insanların nazarı kıbleden dışarı çıkmadı. Osman halife olunca fitne başladı. İnsanlar sağa sola bakmaya başladılar.(sh: 155-156)

 KAYNAK: Kütübi sitte Muhtasarı. c:17, sh: 155-156 hadis: 517-518-519

Aynı kitabın bu rivayetleri açıklama kısmında şöyle diyor.

"Daha önce de açıklandığı gibi namazda huşu mühim bir meseledir. Huşu gözle ilgili bir haldir. Bu hadise göre gözün ayaklardan öteye nazar etmemesi efdal ise de, fukaha kıyamda iken secde edilecek yere bakılması gereğine hükmetmiştir."diyor.

ÜSAME'NİN ORDUSU HAKKINDA:

Abdullah ibn-i Dinar ibn-i Ömer'den şöyle derken işittim: "Resulullah Rumlar üzerine bir fırka mücahit teçhiz etmiş ve bunu başına Usame ibn-i Zeyd'i emin ve kumandan tayin etmişti. Bazı kimseler Usame'nin komutanlığına itiraz ve dedikodu etmişlerdi; bunun üzerine Resulullah öfkelenerek bir hutbe irat ederek: "Siz şimdi Usame'nin komutanlığına ta'n ediyorsunuz siz bundan öncede de onun babasının komutanlığına dil uzatmıştınız. Allah hakkı için Zeyd kumandanlığa tamamıyla layık olduğu ve katımda insanların en sevimlilerinden olduğu gibi hiç şüphesiz Usame de babasından sonra bana insanların en sevimlilerindendir." buyurdu.

Not: Dip notta orduda bulunan kişiler Ebu Bekir, Ömer, Ebu Ubeyde, Said ibn-i Ebu Vakkas, Said, Seleme ibn-i Eslem gibi Ensar ve Muhacir'in büyükleri vardı.

KAYNAK: Sahih-i Müslim c: 7 sh: 332, hadis: 63

İKİNCİ HALİFE HAKKINDA:

Ömer bin Hattab'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir."İçkinin haram kılınışı indirildiği vakit Ömer(r.a) ya Rab bize içki hakkında (derdimize) şifa olacak hükmü açıkla dedi. Bunun üzerine Bakara süresinin "Habibim sana ve insanlara bazı menfaatler var. Lakin bunların günahı menfaatlerinden daha büyüktür." mealindeki 217. Ayet indi, halife Ömer çağrıldı. Bu ayet kendisine okundu yine- ya Rab bize içki hakkında derdimize şifa verecek hükmü açıkla- dedi. Bunun üzerine Nisa süresinin "Ey iman edenler sarhoş olduğunuz halde ne söylediğinizi bilecek hale gelmediğiniz müddetçe namaza yaklaşmayınız."(Nisa 43) ayeti indi. Bunun üzerine namaza ikamet alındığında Resullah'ın tellalı şöyle çağırdı. Dikkat! Sarhoş olan namaza yaklaşmasın. Ömer çağırıldı, bu ayet kendisine okundu. Bunu üzerine –ya Rab içki hakkında derdimize şifa verecek hükmü bize açıkla- dedi. Bunun üzerine Maide süresinin "Ey iman edenler şarap, kumar, dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan sakının ki muradınıza eresiniz."mealindeki 90-91. ayetleri indi. Ömer bu ayet indiğinde vazgeçtik ya Rabbi dedi.        

KAYNAK: Bu rivayet Nesei ve Tirmizi'de de var diye not düşülmüştür.

Ömer, Allah'ım şarap hakkında tatminkâr bir açıklamada bulun diye dua etmişti ki Bakara süresinin 219. Ayeti nazil oldu. Bunu üzerine Ömer çağrıldı ve ayet kendisine okundu, Ömer yine Allah'ım şarap hakkında bize tatminkâr bir açıklamada bulun dedi. Bir müddet sonra Nisa süresi 43. Ayet nazil oldu. Ömer tekrar çağrıldı ve ayet kendisine okundu. Ömer yine, "Allah'ım şarap hakkında bize tatminkâr bir açıklamada bulun dedi. Bir müddet sonra Maide süresindeki 90-91. ayetler indi. Ömer yine çağrılıp ayet kendisine okundu. Bu sefer "Evet" Rabbimiz vazgeçtik, vazgeçtik dedi.

KAYNAK: Kütübî Sitte, c:3, sh:455, hadis:593

İbn-i Abbas şöyle dedi: "Resulullah'a ölüm yaklaştığı zaman evde bir takım insanlar vardı. Onların içinde Ömer bin Hattab'da mevcuttu. Bir aralık Peygamber "Haydi getirin sizlere bir kitap yazdırayım ki ondan sonra asla dalalete düşmeyesiniz."buyurdu. Buna takiben Ömer'de orada bulunanlara – Muhakkak ki Resulullah'ın hastalığı ağırlaşmıştır. Yanımda ise Kur'an vardır. Allah'ın kitabı bize yeter."dedi. Bunun üzerine evde bulunanlar ihtilaf ettiler ve birbirleriyle çekiştiler. Şöyle ki onlardan kimi yazı malzemesini yakınlaştırınız, Resulullah size bir kitap yazdırsın ki artık ondan sonra asla yolunuzu sapıtmayınız diyor. Kimi de; Ömer'in söylediği sözü söylüyordu. Nihayet Resulullah'ın yanında konuşmayı ve ihtilafı çoğalttıklarında Resulullah "yanımdan kalkın" buyurdu. Ravi Ubeydullah dedi ki: İbn-i Abbas; "Ah ne büyük musibettir o musibet ki ihtilafları ve gürültülerinden dolayı Resulullah ile onlara bu kitabı yazması arasında hail oldu."derdi.

KAYNAK: Sahihi Müslim Kitab-ul Vasiyye, c:5, sh:188-189-190, hadis:20-21-22

Ömer halife olunca ilk iş olarak Halid bin Velid'in komutanlığını azletmiş, "Ebediyen benim elim altında çalışmayacaksın" diye söylemiştir.

Yine Halid bin Velid cezirenin fethinde iyad ile bulunmuş, Amid'e bir hamama giderek hamamda içinde şarap bulunan bir şeyle vücudunu ovması üzerine Halife Ömer tarafından görevden alınmıştır.

KAYNAK: İslam Tarihi (İbn-ül Esir) Bahar yayınları. M. Beşir  Eryarsoy C:2, sh: üstteki 391- alttaki 392

ELEŞTİRİLER – İTİRAFLAR:

Şube İbn-ul Haccac Ebu Hureyre'nin hem Kâb'ul Ahbar'dan hem de Resul-i Ekrem'den hadis rivayet ettiğini, ancak bu iki rivayetin arasını tefrik etmediğini söyleyerek Kab'ın İsraili rivayetini sanki peygamberden işitmiş gibi göstererek (tedlis: kusurluyu kusursuz göstermek için yapılan hile.) yaptığını ileri sürmüştür.

KAYNAK: Kütübi Sitte c:1,sh:69 hd:………….

Ebu Hureyre'den 5375 hadis rivayet olduğu 325 tanesini Buhari ve Müslim, El Camius sahihlerine ittifakla almışlardır. Ayrıca Buhari 93, Müslim 189 hadisinde infirat eder.

Aişe'nin 2210 hadis rivayet ettiği ……………………..?

KAYNAK: Kutibi sitte c:1, sh:71,76 hadis ……….

İTİRAF: (Aişe'den)

Amr ibn-i Seleme, Aişe'ye ölüm yaklaştığı zaman şöyle dediğini rivayet eder."Allah'a kasem olsun bir ağaç olmayı ne kadar isterdim. Allah' a kasem olsun toprak olmayı Allah'a kasem olsun Allah'ın beni hiç yaratmamış olmasını ne kadar isterdim." derdi. Aişe şu rivayette bulunmuştur: Ben peygamberden sonra hadiseler çıkardım. Bundan dolayı onun yanına defnedilmeye layık değilim. Ayrıca Aişe'nin "Evlerinizde oturun"(Ahzab33) mealindeki ayeti okuduğunda başörtüsü ıslanana kadar ağladığını görenler olmuştur.

KAYNAK: Kütübi Sitte c:1,sh:80, hadis ?

ELEŞTİRİLER:

Ebu İshak şöyle dedi: "Ben Bera'dan işittim. Kavs kabilesinden bir kimse Bera'ya –siz Huneyn günü Resulullah'ın yanından kaçtınız mı?- diye sormuştu. Bera'da " Evet (biz kaçtık) lakin Resulullah kaçamadı. O gün Havazin halkı ok atan kimselerden ibaretti.(Biz onlarla karşılaşıp)üzerine atıldığımız vakit onlar açılıverdiler (bozuldular.). Bunun üzerine bizler yüzlerimizi ganimetler üzerine çevirdik.(Başka şeye bakamaz olduk.) Havazin ise bu anda bizi oklarla karşıladılar. Resulullah' çok iyi gördüm ki O, beyaz katırın üzerinde korkusuzca duruyordu. Ebu süfyan İbn-i Haris de katırın gemini tutuyordu. Bu sırada Resulullah "Ben o peygamberim, yalan yok, ben Abdulmuttalib oğluyum."diyordu.

KAYNAK: Sahihi Müslim Kitabı-l Cihad ve-siyase. C:5, sh:426 hadis:1776

RESULULLAH'A MUHALEFET:

Muaviye'nin bir alış verişinde Ebu Derda'nın itiraz etmesi peygamberin sünnetini hatırlaması üzerine Muaviye'nin, "ben bu işte bir beis görmüyorum" diyerek sünnete itiraz etmesi.

KAYNAK: Kütübi Sitte, c:3, sh:110, hadis?

 SAHABENİN İLMİ:

Ümmüd-Derda anlatıyor: Ebu Derda öfkeli halde yanıma geldi, kendisine niye öfkelendin diye sordum. Şu cevabı verdi:"Vallahi Muhammed'in işinden bir şey anlamıyorum. Bildiğim tek şey cemaat halinde namaz kılmalarıdır.

KAYNAK: Kütübi Sitte Muhtasarı c:9, sh:118 hadis:2789

İTAAT:

Ebu Hureyre demiştir ki. "Resulullah beni İsrail'in siyasetlerini enbiyayı tesviye eder ve mesalihlerine onlar mütevelli olurlardı, her zaman bir irtihaş ederse arkasından onun makamına kaim olacak biri gelir. Tevrat'ın ahkâmından tağyir ettiklerini tasrih eder ve irşatlarını ıslah ederdi. Hâlbuki benden sonra nebi yoktur. Ümmetimin mesalihini tesviye edecek hulefa olur ve onlarda çok olur deyince, huzur da bulunanlar – hulefa çoğalınca bize ne emir edersin ve bizim onlara karşı hareketlerimiz ne olacak – dediler. Bunu üzerine Resulullah " Evvel ki halifeye ve onun arkasından evvela biatinizin ahkâmını vika edin ve hulefanın inkiat ve itaat etmek suretiyle haklarını verin. Zira onlara riyalarında ahvalinden Allah-u Teala soracaktır."dedi.

KAYANAK: Sahih-i Buhari Tercümesi, c:3, sh:336 hd:1086.

RESULULLAH'IN HASEB VE NESEBİ:

İbn-i Hişam dedi ki: "Resulullah haseben Âdem'in çocuklarının en şereflisi ve babasının ve anasının tarafından en faziletlisidir."

Resulullah'ın şöyle buyrduğu varid olunmuştur: "Âdem sırtında olduğundan bu yana hiçbir fahişe anam olmamıştır, her millet ve kabile bini kendi içlerine çekmek istemişler ta Arapların en iyi kabilesinden Haşim ve Zühre'den doğdum."

KAYNAK: Siret-i İbn-i Hişam, c:1, sh:155.

RESULULLAH'A İTİRAZLAR:

ZANİ KADIN:

Zina suçu işleyen kadınların cezalandırılabilmesi için dört şahit getirilmesini emreden ayetin (Nisa;15) nüzülü vesilesiyle vaki bir sual üzerine Hz. Peygamber "Kaısıyla yabancı bir erkek yakalayan kimsenin zânilari öldüremeyeceğini, dört şahitle mahkemeye müracaat edebileceğini beyan etmesi üzerine, Sad ibn-i Ubade'nin: " Ey Allah'ın Resulü, hüküm böyle mi? (Müsned-i Ahmed 238) Yani ben karımla bir yabancı erkeği yakalayıp da dört şahit bulup gelinceye kadar dokunmayacağım ha?" sorusuna Hz. Peygamber :" Evet hüküm böyledir" demesi üzerine Sa'd İtiraz ederek: "Hayır, seni hak ile gönderen Zat'ı Zülcelâle kasem olsun ki böyle birini görürsem hemen kılıcımla kellesini uçururum" der. Hz. Peygamber ilahi hükme karşı gelmeyi ifade eden bu ani feverana karşı: "Ey Ensar, ey Medineliler, efendiniz Sad'ın ne dediğini işitiyorsunuz. Evet, Sa'd kıskançtır, ben ondan daha kıskancım, Allah ise benden daha kıskançtır."(Heysemi) cevabını verir. Cemaatten Sa'd'ın kıskançlığını teyit eden bazı konuşmalardan sonra olacak, biraz yatışan Sa'd özür dileyerek şöyle der: "Ey Allah'ın Resulü, bu (söylediğin) haktır ve Rab Teala'nın indinden gelmiştir. Fakat ben /ilk defa duyunca işte böyle bir) tuhaf oldum."der.(İbn-i Hacer Fethul Bari 232 şerhde.)

KAYNAK: Kütüb-i Sitte. C:16, sh:140

ELEŞTİRİ

Ebu Hureyre'den: Resulullah, namazların birinde bazı kimseleri göremedi. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Yemin olsun içimden öyle geçiyor ki, birine cemaat namazı kıldırmasını emredeyim, sonra o cemaati bırakıp namaza gelmeyen kimselere gideyim. Onlar için birçok odun demetleri yığdırayım da kendileri içinde iken üzerlerine evlerini yakıversinler! Bu cemaatten geri kalan kimselerin herhangisi burada semiz etli bir kemik parçası bulacağını aklı kesse muhakkak yatsı namazına gelirdi.

KAYNAK: Sahih-i Müslim, c:2, sh:282, hadis:251

HAK ÖLÇÜLERİ:

Evza'in'in Mersed'den nakline göre Ebu Zerr'e birisi gelerek "Halife fetva vermekten seni men etmedi mi?"  demesi üzerine Ebu Zerr öfkeli bir eda ile: "Allah'a yemin olsun Resulullah'tan duyduğum bir kelimeyi terk etmem için kılıcı boğazıma dayasanız, siz kesme işini tamamlayıncaya kadar ben onu yinede söylerim" demesi.

KAYNAK: Kütübü Sitte Muhtasarı, C:1, sh:57

Cemel vakasında Ammar İbn-i Yasir Hz. Ali'nin haklı, Aişe'nin haksız olduğuna inanıyordu. Bu konuda halkı ikna etmek için yaptığı konuşmada der ki:" Aişe Basra'ya yürüdü, Allah'a kasem olsun o dünyada ve ahirette de peygamberimizin zevcesidir. Bundan şüphemiz yok ancak Allah sizi imtihan ediyor. Allah kendine mi yoksa Aişe'ye mi itaat edeceksiniz bunu görecek."

KAYNAK: Kütübi Sitte Muhtasarı; C:1, sh:530

Cimrilik konusunda Ebu Zerr'den bir rivayet ve Kureyş eşrafı için Ebu Zerr'i Rabb'ime yemin ederim Kureyş eşrafından Allah'a ve Resulüne kavuşuncaya kadar ben onlardan ne dünyalık isterim. Ne de kendilerine din namına bir şey sorarım"dedi. (Açıklamada burada kastın zamanın sultanın olduğunu söyleyenler olmuştur. Kadı İyaz gibi.)

Kaynak: Kütübi Sitte Muhtasarı, C:3, Sh:163 Hadis:

Ebu Hureyre'den Resul-i Ekrem buyurdu ki: "Yemin ederim ki ben kıyamet gününde bir takım insanları havuzumdan yabancı develerin havuz başından kovulması gibi kovacağım" buyurdu.

KAYNAK: Sahih-i Müslim, c:7, sh:183, hadis:38

ASHBIN YERSİZ DAVRANIŞLARI VE TEKLİFLERİ:

Bir yolculuk sırasında vaki olan bir olay:

1- Akşam vakti girince Hz. Peygamber (saa) orucunu açmak için su ister. Bunu üzerine muhatabı emri hemen yerine getireceği yerde: "Biraz daha bekleyin, ortaklık kararsın" karşılığında bulunur. Hz. Peygamber (saa) her seferinde aynı şekilde bulunan muhatabının –ki Bilal-i Habeşî'dir-( Ebu Davut 2352) mütalâasını nazar-ı dikkate almaksızın emrini üç defa tekrar ederek orucunu açtıktan sonra, iftar vaktiyle ilgili açıklamada bulunur.(Buhari savm bahsi 44)

2- Hac menâsikinin talimi sırasında meydana gelir. Peygamberimiz hacc esnasında zilhiccenin dördüncü (veya beşinci) günü, beraberinde kurbanlıklarını getirmeyenlere, ihramdan çıkmalarını emretmişti. Sahabeler, "ihramdan çıkmak için vaktin henüz gelmediğine" hükmederek bu emri tatbik etmek istiyorlardı. Resulullah bu tutum karşısında o kadar öfkelenmişti ki, Hz. Aişe'nin yanına döndüğü zaman öfkesi hâla yüzünden okunuyordu.(Müslim Hacc 111-144)

Gerek iftar vakti, gerek ihramdan çıkmak günü gibi, tamamen dini hususlarda, dünya da Hz. Peygamber'den başka kim daha liyakatli ve salahiyetli olabilirdi ki, bu çeşitten itiraz ve teklifleri ciddiye alsın?

SAYGISIZ MÜDAHALE:

Her ne kadar normal istişare çerçevesinde mütalâa edilmesi zor da olsa, istişare mevzuu ele alındığı zaman temas edilmesinde fayda mülâhaza edilecek bir husus da Hz. Peygamber'in "saygısızca"  diye tasvif edeceğimiz bazı itiraz ve müdahaleler karşısında ki tutumudur. Zira insanlar arasında bir kısım ölçüsüz ve saygısız davranışlara sapan kimseler her zaman mevcuttur. Bunlar karşısında Hz. Peygamber'in davranışını ibret almamız için bilmekte fayda vardır. Kısaca "sabır" ve "müsemaha" olarak tavsif edeceğimiz bu sünneti sergileyen bir iki misali kaydedeceğiz.

Birinci misal: Abdullah İbn-i Zi'l Huveysira denen bir temimlinin davranışıdır. Hz. Peygamber Huneyn'de elde edilen ganimeti (veya Hz. Ali'nin Yemen'den göndermiş bulunduğu sadaka malını)(İbn-i Hacer) dağıtırken ortaya atılarak: "Ey Muhammed (saa) Allah'tan kork, adil ol, bu taksim, Allah'ın rızası aranmayan bir taksim oldu."der. Bu söze fena halde öfkelenen Hz. Peygamber ona şu cevabı verdi. "Eğer ben de asi isem ki ona muti olabilir? Yer, gök ve insanlar içerisinden Allah beni seçip itimat eder de siz etmez misiniz?" Hz. Peygamber son derece üzüldüğünü gören ashaptan bazıları bu saygısızı şiddetli bir şekilde cezalandırmak, hatta öldürmek için izin isterlerse de Resulullah "Ben müşriklerin – Muhammed (saa) arkadaşlarını öldürüyor demelerini istemem-." diyerek hiç birisine müsaade etmez. (Buhari Tefsir 86, Müslim Zekat 142)

Bir başka vaka Hz. Zübeyr ile bir Medineli arasında çıkan su ihtilafının halli sırasında meydana gelir. Hz. Peygamber ihtilafı "Ey Zübeyr (madem su, su komşuna senin tarlandan geçiyor) tarlanı önce sen sula, sonra da suyu komşuna Sal." Diye hükme bağlamıştı. Karardan memnun olmayan Medineli : "Ya Resulullah sen kararı Zübeyr lehine verdin, çünkü o senin halan oğludur." diye itiraz eder. Hz. Peygamber'in yüzü renklenecek kadar öfkelendiren bu ölçüsüz itiraz üzerine gelen bir vahiy bu çeşitten zuhur edecek durumları şiddetle kınar: "Onlar senin hükümlerini içlerinden gelen hoşlukla karşılamadıkları müddetçe mü'min değillerdir"(Nisa 45)

KAYNAK: Kütübi Sitte Muhtasarı, c:16, sh:139-140.

SAHBELER HAKKINDA:

Taberani Muaz bin. Cebel'den rivayet etmiştir. Resul-ü Ekrem'den gelen bir haberde Peygamberlerden en son cennete girecek olan mülkünden dolayı Süleyman(as)'dır. Ashabımdan da en son girecek olan zenginliği nedeniyle Abdurrahman bin Affan'dır.

KAYNAK: İhya Ulumuddin, C:4, sh:249, hadis:153

 


[1] – Enbiya/104

[2] – Maide/118.