İlimsiz amel eden, ıslahtan-düzeltmekten ziyade ifsad eder-bozar. (Tuhefü’l-Ukul, s.47) İmam Muhammed Taki (a.s)

Evlilikte Dikkat Edilmesi Gereken Ölçüler

Evlilikte Dikkat Edilmesi Gereken Ölçüler

Soru

İki kişinin evliliğinde gerekli olan ölçüler ve riayet edilmesi iyi olan kıstaslar nelerdir? Evlilikte denkliğin manası nedir?

Kısa Cevap

İslamî öğretilerde Allah’a tevekkül etmek, iki rekât namaz kılmak ve uygun bir eş bulup başarılı bir evlilik yapmak için dua etmeye ek olarak, başarısız evliliklerin önünü almak için eş seçiminde gerekli dikkat ve özenin gösterilmesi tavsiyesinde bulunulmuş ve bazıları asıl ve bazıları ise fer’î olan birtakım ölçüler belirtilmiştir. Asıl ölçülerin bazıları şunlardır: İman, günahlardan uzak durmak, iyi ahlâk sahibi olmak ve kadın ve erkeğin denk olması. Evlilikte şer’î eşitlikten kastedilen, erkek ve kadının İslâm veya iman açısından aynı düzeyde ve seviyede bulunmaları ve birbiriyle çok farklılık taşımamalarıdır.

Elbette bu denklik ve aynı düzeyde olmanın her iki tarafta yetkin olacağını ve bir düzeyde bulunacağını iddia etmek olanaksızdır. Zira insanlarda iman ve İslâm’ın güçlü ve zayıf dereceleri bulunur. Bu nedenle evlilikte denklik mefhumu nisbî bir husustur. Fıkıh kitaplarında şer’î denkliğin yanında örfî denklik de belirtilmiştir. Ama örfî denkliğe riayet etmek gerekli değildir. Elbette kızın düşünsel açıdan yeterli derecede rüşt etmediği ve velinin onun için koca seçtiği yerde bu müstesnadır. Örfî denklik, kadın ve erkeğin toplumsal statü açısından birbirine uygun olmaları anlamına gelir; yaş ve ailevî asillik denkliği bu kabildendir.

Ayrıntılı Cevap

Evlilik, en aşkın değerlerin tecelli etmesi için en uygun fırsata altyapı hazırlayan ve Allah nezdinde en sevilen müessesedir. Bu esas uyarınca İslamî öğretilerde insanların evliliğe manevî ve kutsî bir bakışla bakmaları vurgulanmıştır. Kur’ân’daki değişik âyetler bu iddiaya tanıklık etmektedir:

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”[1]

Aynı şekilde Kur’ân-ı Kerim evlilikten “misak-ı galiz”[2] yani sağlam ve kutsal ahit[3] olarak söz etmektedir. Bu ahit; vefayı, güveni, dürüst ahitleşmeyi ve gösterişsiz bir aşkı talep eder. Çünkü nefsanî eğilimler, bencillikler ve despot egoistlikler bu ahit ile çelişir. Bu ahdin tarafları onu korumak, bekasını sağlamak ve sağlamlaştırmak için hayatın değerli usullerine riayet etmelidir. Bu nedenle evlilik, insanın önemli seçimlerinden biri olup neticesi tüm hayat boyunca var olacaktır. Bunun için bu seçimde dikkat ve öngörü –elbette vesvese seviyesinde olmamak kaydıyla- mantıklı ve dinî bir husustur.

İslamî buyruklarda liyakatli bir eş bulmayı ve başarılı bir evlilik yapmayı[4] talep etmek için Allah’a tevekkül etmek, iki rekât namaz kılmak ve dua etmek gibi girişimlere ek olarak başarısız evliliklerin önünü almak için eş seçimi hakkında gerekli dikkatin gösterilmesi tavsiye edilmiş ve bir takım ölçüler dile getirilmiştir. Ama bu İslami ölçülerin bir bölümünün eş seçimindeki asıl ölçü ve şartlar ve bir bölümünün ise feri ölçüler olduğunu bilmemiz gerekir. Burada bu iki bölümde yer alan bazı ölçüleri açıklayacak ve inceleyeceğiz.

Eş Seçimindeki Asıl Ölçüler:

1. Doğru Dinî İnanç ve İtikat (İman):

İslamî öğretiler esasınca doğru dinî iman ve inançlar eş için gerekli en önemli özellik sayılır. Bu şart tüm zaman ve mekânsal koşullarda bir eş için zorunludur. Bundan dolayı eğer bir birey uygun düzeyde iman ve dinî inançlar bazında ortak özellikler taşımazsa, gerekli şartlardan yoksun addedilir. Başka şartlara haiz olsa bile durum değişmez. Zira insanı dünya ve ahiret hayatından alıkoyar.

Kur’ân âyetleri ve hadislerde evlilikte imanın şart olması açıkça belirtilmiştir:

“İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. Allah’a ortak koşan kadın hoşunuza gitse de, mümin bir cariye Allah’a ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır. İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah’a ortak koşan hür erkek hoşunuza gitse de; iman eden bir köle, Allah’a ortak koşan bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. O, insanlara âyetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler.”[5]

Hz. Resulullah (s.a.a) bu hususta şöyle buyurmaktadır:

“Her kim kızını fasık bir erkek ile evlendirirse, bu davranışıyla onunla ilişkisini kesmiş olur.”[6]

İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Eğer bir erkek güzellik ve serveti nedeniyle bir kadın ile evlenirse, her iki husustan (güzellik ve servet) mahrum kalır ve eğer dini ve takvası için evlenirse, Allah ona mal ve güzellik de nasip eder.” [7]

Artı, inançsal ve ahlaki özelliklerin varlığı başka her etkenden daha çok güven yaratabilir. Zira ahlâkî üstünlükler ve dinî inançlara sahip olmak insanı değiştirmekle kalmaz, karşı tarafın mutmain olmasını da sağlar. Bu husus iki evli tarafın ilk anlaşmasına altyapı oluşturur ve bunun hayat boyunca sürmesinde belirleyici bir rol oynar.

2. Güzel Ahlâka Sahip Olmak:

İslâm’da güzel ahlâka sahip olmak gibi, ahlâkî özellikler uygun eş için gerekli özellik ve şartlardan sayılır. Burada güzel ahlâktan kastedilen, yaşamda uygun davranış ve ilişkilerde bulunmak ve bireyler ile uyuşup onlara tolerans göstermektir. Güzel huy; hoş ahlâk ve güzel davranış, söze güzellik katmak, şükretmek, güzel konuşmak, hakikati söylemek, sevgi, ödüllendirme ve dürüstlük anlamına gelir.

Evlilik hayatının esası uyuşma, anlaşma ve yardımlaşmadır ve bu hususlar sadece güzel ahlâk sayesinde gerçekleşir. İnsan güzel sıfat, adet, ahlâk, huy, faziletler, erdemler, güzel amel ve davranışlar ile süslenmeli ve kötü sıfat ve ahlâkî hastalıklardan uzak olmalıdır. Zira insanın şiddetli ve isyankâr dürtülerini kontrol edebilecek tek etken ve genel huzur ve barışçıl bir hayat yolunda ilim ve sanatı yönlendirebilecek tek etken gerçek ahlâktır. Bu da Allah’a gerçek anlamda iman etmekten kaynaklanır. İki taraf ve diğer aile üyelerinin sevinç ve gençleşmesine sebep olan yaşamda güzel ahlâka sahip olmak, rivayetlerde dile getirilmiş ve kötü ahlâklı eşin insanı erken yaşta ihtiyarlığa müptela kılacağı belirtilmiştir. Bu nedenle hadislerde kötü ahlâk sahibi kimseler ile evlenmek men edilmiştir. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

“Bir erkeğin İslâm’ı kabul ettikten sonra dürüst bir kadın ile evlenmekten daha üstün ve iyi bir kârı olmaz. Böyle bir kadın erkeğin kendisini gördüğünde sevindiği, sözüne itaat ettiği ve kocasının gıyabında kendi iffetini ve malını koruduğu kadındır.”

Bir şahıs İmam Rıza’dan (a.s) bir birey hakkında şöyle sorar: “Yakınlarımdan biri kızımı istemektedir ve bazı açılardan eş olma liyakati taşımaktadır ama ahlâkı kötüdür ne yapmalıyım?” İmam Rıza (a.s) şöyle buyurur:

“Eğer ahlâkı kötü ise ona kız verme.”

İslâm’ın bakışında asıl olarak değerlendirilen ve bazılarına işaret edilen ölçülere ek olarak başka ölçüler de İslâm tarafından belirtilmiştir. Bu ölçüler önem açısından asıl ölçüler derecesinde değildir. Ama İslâm’da bu ölçülere özel bir özen gösterilmiştir. Bu ölçüler fer’î ölçülerdir.

3. Günahlardan Uzak Durmak:

Zina gibi bir günaha açık ve aşikâr bir şekilde bulaşmayacak düzeyde insanın takvalı olması gerekir. Rivayetlerde eş seçimi için bu ölçü ve şart vurgulanmıştır: İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Müslüman erkekler açıkça ve pervasız şekilde zina eden kadınlar ile evlenmesinler ve aynı şekilde iffetli ve Müslüman kadınlar açıkça zina eden erkekleri eş olarak kendilerine seçmesinler. Ama tövbe ederlerse (gerçekten çirkin ve iffet karşıtı amellerden el çekerlerse) onlar ile evlenebilirler.”[8]

4. Denklik:

Eş seçimi konusunda denklik şüphesiz İslâm’ın asıl ölçülerinden biridir. Denklik konum, kadir ve değerde aynı düzey ve seviyede bulunmaktır.[9] Fıkıh kitaplarında evlilikte kadın ve erkek arasındaki denklik bağlamında iki mihenk taşı belirtilmiştir.

a) Şer’i Denklik: Şer’i denklik, Müslüman olmak gibi evlilik akdinin doğruluk ve sıhhatinde gerekli olan şeylerdir. Bu hususlar, kadın ve erkeğin İslâm[10] veya iman[11] açısından aynı düzey ve denklikte bulunmaları ve birbiri ile çok fazla farklılık taşımamaları anlamına gelir. Elbette bu denklik ve aynı düzeyde olmanın her iki tarafta yetkin olacağını ve bir düzeyde bulunacağını iddia etmek olanaksızdır. Zira insanlarda iman ve İslâm’ın güçlü ve zayıf dereceleri bulunur.

Bu nedenle evlilikte denklik, göreceli bir kavramdır ve ilahi peygamberlerin önemli bir sünneti olan evlilik müessesesinin kâmil bir dengin olmayışı yüzünden terk edilmesi doğru değildir. Bundan dolayı şer’i denklik açısından bir Müslüman’ın kitap ehli olmayan bir kâfir ile evlenmesi ve bir Müslüman kadının hatta kitap ehli bir kâfir ile evlenmesi doğru değildir.[12] Bu, tüm fakihlerin ittifak ettiği bir husustur. Ama Müslüman erkeğin ehli kitaptan bir kadın ile evlenmesinin doğru olup olmadığı hakkında fakihler arasında değişik görüşler mevcuttur ve son dönem fakihleri arasındaki meşhur görüş, onlar ile daimi evlilik yapmanın haram olmasıdır.[13] Elbette bu şer’i denkliğe yönelik bir ilk bakış olup gereklilik addetmekte ve akdin doğruluğunun şartı sayılmaktadır.

b) Örfî denklik: Kadın ve erkeğin toplumsal statü açısından birbirine uygun olması anlamına gelir.[14] Kadın ve erkek arasında düşünsel bir uygunluk, ruhsal ve ahlâkî bir yakınlık bulunmalı ve iki eşin birbirini iyice anlaması ve hayat yuvalarının sıcak ve aydın olması için ailevi kültür ve psikoloji açısından aynı düzeyde olmaları gerekir. Fıkıh kitaplarında şer’i denkliğin yanında örfî denklik de belirtilmiştir. Ama örfî denkliğe riayet etmek gerekli değildir. Elbette kızın düşünsel açıdan yeterli derecede rüşt etmediği ve velinin onun için koca seçtiği yerde bu müstesnadır.[15] Bununla birlikte evlilikte denklik manası hakkında şer’i ve örfî denklik arasında ortak olan şey, kadın ve erkeğin dini açıdan[16] aynı düzeyde bulunması ve dinî ve ahlâkî şartlara haiz olmalarıdır. Maddi ve mali meselelerde birbirine denk olmaları ve aynı düzeyde bulunmaları gerekmemektedir.[17] İmam Sâdık (a.s) evlilikte denklik hakkında şöyle buyurmaktadır:

“Denklik ve aynı düzeyde bulunmak erkeğin namuslu, haysiyetli olması ve ailenin giderini karşılayacak güçte bulunmasıdır.”[18]

“Bazı müminler birbirinin dengi, eşi ve benzeridirler.”[19]

Yani evlilikte riayet edilmesi gereken denklik aynı dinden olmaktır.

Eş Seçiminde Fer’î Ölçüler:

Evlilikte iki tarafın dikkat etmesinin iyi sayıldığı ve riayet edilmesi gereken bazı ölçü ve şartlar şunlardır:

1. Ailevî Asillik ve Saygınlık:

Aile, ruhsal ve eğitim konuları ve dinî bakış iki gencin ortak yaşamında önemli bir rol oynar. Aileler her ne kadar yapı, terkip ve inanç yönünden birbirine yakın olursa, evli iki taraf arasında doğru ve kalıcı bağların kurulma imkânı daha çoktur. Ailevî asillik ve saygınlıktan kasıt servet ve toplumsal statü değildir. Kastedilen necabet, dindarlık ve temizliktir. Bir şahıs evlilik yoluyla bir aile ile birliktelik kurduğunda kesin olarak söz konusu ailenin birçok ahlâkî, ruhî, aklî ve cismî özellikleri veraset, ortam, adet ve eğitim yolu aracılığıyla bu bireye geçer ve o da bu özellikleri evlilik yoluyla aileye ve kendi evlatlarına aktarır. Bu esas uyarınca İslâm açısından şerefli, asil ve sağlıklı bir ortama sahip bir aileden bir birey ile evlenmek önemli bir özellik sayılır. Masumların sözlerinde bu konuya hassasiyet gösterdikleri anlaşılmaktadır. Nitekim bir rivayette şöyle okumaktayız: Bir gün Allah Resulü (s.a.a) ayağa kalktı ve etrafındakilere şöyle buyurdu:

“Bataklıkta biten yeşil ve güzel bitkilerden sakının.”

Ey Allah Resulü bu sözden kastedilen nedir diye soruldu. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle cevap verdi:

“Kastedilen kötü aile ve bozuk bir ortamda yetişen güzel ve hoş yüzlü kadındır.”[20]

İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Liyakatli ve erdemli aileden eşinizi seçiniz; zira spermanın etkisi vardır.” [21]

Yani anne ve babanın özellik ve halleri sperma yoluyla evladına geçer. Bundan dolayı evlilik salt iki gencin arasındaki bir bağ değildir, bilakis iki aile arasındaki bir bağdır. Bu bağlılıkta dinî ve inançsal özelliğin korunması için doğru ve salih bireyler ile bağ kurulmalıdır. Her ne kadar eş seçimi hususunda ailevî asillik fer’î ölçülerden sayılsa da İslâm’ın bakışında bu husus çok önemsenmiştir. Bundan dolayı da diğer fer’î ölçülere nazaran daha fazla bir öneme sahiptir.

2. Zâhirî Güzellik ve Çekicilik:

Bazılarına göre iki tarafın ve özellikle kadının güzellik ve çekiciliği gibi bir takım özellikler evlilikte önemli bir etken telakki edilmektedir. Elbette karşılıklı ilgi ve alakanın oluşması ve cinsel ihtiyaçlarının giderilmesi kadın ve erkeğin birbirine yönelik taşıdığı ilgi ve sevgi hislerine dayanır. Eğer evlilikte bu ilgi ve alaka olmazsa, ailevî memnuniyetsizliğin altyapısı başlangıçta oluşuverir. Bu doğal özellik, İslâm’ın bakışında da önemsenmiştir. Ama onun ne derecede bir önem taşıdığına bakılmalıdır. Bazıları zâhirî güzelliğin esas olduğuna ve önem açısından diğer etkenlerin ikinci derecede bulunduğuna inanır. Oysaki güzellik ve çekicilik tek başına aile yaşamı kurmak için yeterli olamaz. Zira ortak yaşamın bir takım görev, sorumluluk ve zorlukları vardır ve bu güzelliğe atıfta bulunarak onların üstesinden gelinemez. Güzellik ve çekicilik kadın ve erkek arasındaki bağ için uygun bir başlangıç noktası sayılır ama yeterli şart ve ölçü sayılmaz.

İslâm’ın bakışında güzellik ancak diyanet ve diğer manevî erdem ve kemaller ile birlikte olduğunda değerli ve üstün sayılır. Aksi takdirde İslâm’ın önemsediği güzel sıfatları taşımaksızın salt zâhirî güzellik ve çekiciliğin varlığı, eş için zahmet ve zorluğa sebep olabilir. Nitekim önceki ölçülerde hadislere işaret edildi. Dikkat edilmesi gereken bir nokta, güzelliğini nisbî bir husus olmasıdır. Erkek ve kadının güzellik ve çekiciliği birbirine dönük olarak ve iki tarafın aile bireyleri bağlamında göz önünde bulundurulmalıdır. Bundan dolayı iki bireyin zâhirî çekicilik açısından birbirine uygun düşmesi ama başka bir şahsın perspektifinden o ikisinden birinin güzel görünmemesi muhtemeldir.

3. Yaş ve Eğitim Uygunluğu:

Eş seçiminde yaşta bir denklik ve uygunluğun olması gerekir. Kız ve erkek arasındaki cinsel erginlik yaşının farklılığı doğal bir husustur. Oğlan kızdan yaklaşık dört yıl sonra cinsel buluğa ermektedir. Bu yüzden evlilik hususunda onların yaş farklılığının en az bu miktarda olması daha iyidir (erkek büyük olmalıdır) ama bu zorunlu değildir.

–—


[1]     Rum, 21.

[2]     Nisa Sûresi, 21: “Hem, siz eşlerinizle birleşmiş ve onlar da sizden sağlam bir söz almış iken, onu nasıl (geri) alırsınız?”

[3]     Mekarim Şirazî, Nâsır, Tefsir-i Numûne, c. 3, s. 323, Daru’l-Kutubi’l-İslamiye, Tahran, 1. baskı, h.ş. 1374.

[4]     Şu hadis gibi: İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden herkim evlenme kararı alırsa, iki rekât namaz kılsın, sonra Fatiha ve Yasin sûrelerini okusun ve Allah’a hamd ve sena ettikten sonra şöyle söylesin: “Ey Allah’ım! Bana salih, içten, çok evlatlı, şükreden, kanaatkâr, teslim olmuş ve gayretli bir kadın nasip et ki eğer iyilik yaparsam şükretsin ve eğer seni unutursam bana hatırlatsın. Evden ayrıldığımda hayatı ve haysiyeti korusun, eve geldiğimde beni hoşnut ve mutlu kılsın, eğer ona emirde bulunursam itaat etsin, ona yemin içtiğimde bana inansın, eğer ona kızar ve sinirlenirsem beni memnun ve mutlu kılsın. Ey celal ve yücelik sahibi Allah’ım! Böyle bir kadını bana kısmet et. Zira ben senin azametli dergâhından yardım alıyorum ve senin kısmetim kıldığından başka bir şeyim yoktur.” Eğer bir şahıs bu namazı ve duayı yerine getirecek olursa, Allah onun isteğine icabet eder. Düğün gecesi geldiği ve kadının yanına geldiği zaman da iki rekât namaz kılsın ve sonra elini kadının alnına koysun ve şöyle desin: “Allahumme barek li ve fi ehli ve barek leha fi ve ma cema’te beynena, fecma’ beynena fi hayr ve yemn.” (Meclisî, Muhammed Bâkır, Biharu’l-Envar, c. 100, s. 268, Müessesetu’l-Vefa, Beyrut, h.k. 1404.)

[5]     Bakara, 221.

[6]     Tabersî, Raziyuddin Hasan b. Fazl, Mekarimu’l-Ahlâk, s. 204, İntişarat-ı Şerif Razi, Kum, h.k. 1412.

[7]     Âmulî, Şeyh Hürr, Vesailu’ş-Şia, c. 20, s. 49 ve 50, Müessesetu Âlu’l-Beyt (a.s), Kum, h.k. 1409.

[8]     Mekarimu’l-Ahlak, s. 204.

[9]     Ragıb İsfahanî, Hasan b. Muhammed, el-Müfredat fi Garibi’l-Kur’ân, s. 718, tahkik: Safvan Adnan Davudî, Daru’l-İlmi’d-Daru’ş-Şamiyye, Dımeşk Beyrut, 1. baskı, 1412; Mehyar, Rıza, Ferheng-i Ebcediyi Arabî-Farsi, s. 731, İntişarat-ı İslami.

[10]    Bazı fakihler şer’î denkliğin asıl ölçüsünü İslâm bilmişlerdir. Hz. Ayetullah Uzma Behçet: Müslüman Müslüman’ın dengidir ve onların evliliği sakıncasızdır. (Behçet, Muhammed Taki, İstiftaat, c. 4, s. 15, Neşr-i Defter-i Ayetullah Behçet, Kum, 1. baskı, h.k. 1428)

[11]    Bazı fakihler şer’î denkliğin asıl ölçüsünü iman bilmişlerdir. Ayetullah Uzma Tebrizî: Mümin müminenin dengidir ve diğer hususların etkisi yoktur. (Tebrizî, Cevad b. Ali, İstiftaat-ı Cedid, c. 1, s. 350, Kum, 1. baskı)

[12]    Necefî, Muhammed Hasan, Cevahiru’l-Kelam, c. 30, s. 92, Muhakkık / Musahhih: Abbas Guçanî ve Ali Ahundî, Daruİhyau’t-Turasi’l-Arabî, 7. baskı, Beyrut.

[13]    Şahrudî, Seyyid Muhammed Haşimi nazarı altında bazı araştırmacılar, Ferheng-i Fıkh-ı Mutabık-ı Mezhebi Ehl-i Beyt (a.s), c. 1, s. 484, Muhakkık ve Musahhih: Muhakkıkanı Müessese-i Dairetu’l-Mearifi Fıkhı İslami ve Muhakkıkanı Müessese-i Dairetu’l-Mearifi Fıkhı İslami ber mezhebi Ehl-i Beyt (a.s), Kum, 1. baskı, h.k. 1426.

[14]    Mekarim Şirazî, Nâsır, Ahkâm-ıBanuvan, s. 142, Muhakkık ve Musahhih: Ebu’l-Kasım Aliyan Nejadî, İntişarat-ı Medrese-i İmam Ali b. Eb. Talip (a.s), Kum, 11. baskı, h.k. 1428.

[15]    a.g.e, s. 142.

[16]    Ferheng-i Fıkh-ı Mutabık-ı Mezhebi Ehl-i Beyt (a.s), c. 1, s. 367.

[17]    Muhakkık Damad Yezdî, Seyyid Mustafa, Berresiyi Fıkhiyi Hukuk-u Hanevade, s. 366, Kum, 1. baskı.

[18]    Şeyh Saduk, Men la Yehduruhu’l-Fakih, c. 3, s. 394, İntişarat-ı Camiayı Müderrisin, Kum, 2. baskı, h.k. 1404.

[19]    Men la Yehduruhu’l-Fakih, c. 3, s. 393.

[20]    el-Kâfi, c. 5, s. 332.

[21]    Mekarimu’l-Ahlak, s. 197.