“Senin elçin aklının tercümanıdır. Mektubun ise en yetkin sözündür.” Nehc’ul-Belağa, 301. hikmet İmam Ali (a.s)

Şeytanın Vesveseleri

Şeytanın Vesveseleri

 İmam Cafer-i Sadık (a.s)'dan şöyle nakledilmiştir: Beni İsrail içerisinde bir adam vardı ki asla dünyaya kendini bulaştırmamıştı. Bir gün Şeytan kendi avenesini yanına çağırarak şöyle dedi: İçinizden kim bu adamı aldatabilir? Birisi Sen bu işi bana bırak. dedi . Şeytan sordu: Onu nasıl aldatmayı düşünüyorsun? O da Kadınlar yoluyla. dedi.  Şeytan Hayır sen bu işi beceremezsin. Zira o kadınlarla haşir neşir olmadığı için bu hile onu kandıramaz. dedi. Bir diğeri Ben onu şarap ve ayyaşlık yoluyla kandırabilirim. dedi. Şeytan yine Hayır dedi. Zira o bu tür şeylere meyleden birisi değildir.  Başka birisi Ben onu hayır ameller yoluyla kandırabilirim. deyince, Şeytan İşte sen bu işi becerebilirsin. dedi.  Ardından onun ibadet ettiği yere geldi. Karşısına geçip namaza durdu. Abid olan şahıs uyuduğu zamanlarda dahi o uyumuyor ve zahirde ibadete devam ediyordu. O adam ibadetten yorulup istirahat ettiğinde dahi, o şeytan askeri  yine ibadete devam ediyordu. Bunu gören abid kendisini onun yanında oldukça değersiz görmeye başladı ve bilahare yanına gidip ona sordu: Ey Allah'ın kulu, ne yaptın ki ibadet etmeğe böylesine güç kazandın?  Şeytan askeri cevabını vermedi tekrar sordu yine cevabını vermedi. Üçüncü defa yine sorunca, şu cevabı verdi: Ey Allah'ın kulu ben bir günah yaptım; sonra ondan tevbe ettim. Şimdi ne zaman o günahı hatırlıyorsam, ibadet yapmaya daha çok güç kazanıyorum.  Bunu duyan abid  Hangi günahı işledin, söyle de ben de yapayım ve namazıma ibadete daha bir güç kazanayım. Şeytan, dedi ki kalk ve şehre git; filan meşhur fahişeyi sor ve ona giderek iki dirhem ver ve onunla zinada bulun. Adam ben iki dirhemi nereden bulayım dedi. Ben dirhemin ne olduğunu bile bilmiyorum. Şeytan ona iki dirhem verdi; o da üzerindeki abayı başına çekerek şehre geldi. Kadının evini halka sordu. İnsanlar da herhalde kadına öğüt vermek istiyor zannıyla kadının evini kendisine gösterdiler. Eve gidince iki dirhemi verip isteğini iletti. Kadın da hazırlanmaya başladı. Bu arada adamın durumu dikkatini çekti ve Şu ana kadar senin durumunda olan biri benim yanıma gelmemişti. Kendinden biraz bana bahseder misin? dedi. O da bu işten hedefini kendisine anlattı. Kadın Ey Allah'ın kulu dedi, günahı terk etmek, tevbe etmekten daha kolaydır. Herhalde sana bu telkinde bulunan şeytanmış. İnsan şekline girerek seni kandırmak istemiş. Şimdi yerine dönersen onu yerinde bulamazsın. Abid kadının bu öğüdü üzerine geri döndü. Kadın ise, aynı gece vefat etti. Sabah olduğunda kapısına şu cümlenin yazıldığını gördüler: Filanın cenazesine hazır olun; zira o cennet ehlidir. İnsanlar şüpheye kapılıp üç gün cenazesini kaldırmaktan çekindiler. Allah-u Teala zamanın Peygamberi Hz. Musa'ya vahiy indirerek, Filan kadının cenazesine hazır ol ve ona namaz kıldır. İnsanlara da ona namaz kıldırmalarını söyle. Zira ben, filan kulumu günahtan koruduğu için onu bağışladım ve cenneti ona farz kıldım.