Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Tarih-u Dimeşk, 1/366/461 Hz. Muhammed (s.a.a)

Yezid’in Hilafet Serüveni

Yezid’in Hilafet Serüveni

Cafer Bendiderya

Yezid’in Muaviye'nin Yerine Geçişi

 

Yezid'e biat hikayesi bir hayli ilginç ve ibret vericidir. Bu yolda harcanan paralar astronomik rakamlara ulaşıyordu. Birçok toplantılar düzenlendi; Muaviye'nin de bulunduğu bu toplantılardan birinde Yezid bin Makfa Muaviye'yi göstererek "Emir'ül Mü'minin budur" deyip "Muaviye ölecek olursa o zaman da budur" diyerek Yezid' i gösterdi ve şöyle ekledi: "Kim bu biate yanaşmazsa işi -kılıcını göstererek- buna kalır." Muaviye memnuniyetle: "Bravo" dedi, "Sen pek üstün bir konuşmacıymışsın." [1]

Yezid ve Yaptıklarından Bir Kesit

Abdullah bin Hanzala der ki: "Vallahi Yezid'le ne zaman görüştüysek, her defasında gökten başımıza taşlar yağmasından korktuk. Çünkü Yezid kendi anası, bacısı ve kızıyla zina etmeye hazırdı; içki içerdi, namaz kılmazdı." [2]

"… Yezid çalgıcı ve ayyaştı; maymun ve köpekle oynardı. İçki meclisleri tertiplerdi. İmam Hüseyn'in (a.s) şehadetinden sonraydı; bir gün yine böyle bir mecliste içmekteyken, içki sunan sâkiye İbn-i Ziyad için de bir kadeh doldurmasını söyleyip "şarkıcılar başlasınlar" diye emretti. Yezid'in yakın adamlarıyla memurları da tıpkı kendisi gibi fısk ve fücur ehliydi. Onun halife olduğu dönemde Mekke ve Medine'de çalgı ve şarkı yeniden hortladı -cahiliye dönemiyle birlikte bunlara da son vermişti İslam. Yine onun döneminde içki serbest ve alenî içilir oldu." [3] 

Câhiz, "El-Tâc"ında şöyle yazar "… İslam padişahları (?!) arasında daimulhamr (alkolik) olanlardan biri de Yezid'di; içmediği gün, sarhoş olmadığı gece yoktu." [4]

Josef Mac Cap da şöyle der: "Yezid İslam'ı saptıran ve kâfirlerden sayılan biridir. Annesi Hıristiyan’dı! İslam dinini hiç bir zaman kabul etmedi, her fırsatta İslam'ı kötüler, horlardı; hiç çekinmeden şarap içerdi.

Bütün süflî ve hayvânî sıfatları kendisinde toplamış bulunan Yezid, esasen dindarlık, takva ve dürüstlüğe düşmandı. Bu nedenle de İslam'ı büsbütün ortadan kaldırma emelindeydi. Nitekim mukaddes şehirlere ordular gönderip yağmalattı, Yezid ordularının bu şehirlerde işlediği cinayetler, yüzyıllar boyunca Müslümanların nefretini topladı.

Yezid'in süvarileri tam bir küstahlık ve alçakça bir tavırla atlarını Hz. Resulullah'ın (s.a.a) mutahhar ravzasının yanında bağlayarak Medine şehrini yağmaladılar, Müslümanların varını-yoğunu talan ettiler, şehri yakıp yıktılar, bu dönemde dokuz ayda Medine'de 9 bin gayr-i meşru çocuk dünyaya geldi; bütün bunlarla da yetinmeyerek Müslüman’ın en büyük ırzı ve en büyük mukaddesatı olan Kâbe'yi ateşe verip yaktırdı." [5]

İbn-i Haldun şöyle der. "Yezid'in fısk ve fücuru bütün halk tarafından anlaşılıp bilinince Hz. Hüseyin (a.s) ona karşı kıyam etmenin şer'an farz olduğunu gördü. Çünkü bu (kıyam), onu gerçekleştirebilecek olan herkese farzdır." [6]

Emevilerin en kanlı dosyası Kerbelâ faciasıdır; Yezid ve Emevi tarihinin niteliğini tek başına anlatmaya yeter bu destan… Yine bütün bu cinayetler karşısında sabır taşları taşan Medineliler Yezid'in bu şehre gönderdiği adamını kovunca Yezid Medine'ye bir ordu göndererek Haşimoğulları, Ensar ve Kureyş'ten birçok Müslüman’ın kanını döktü, sırf tarihçilerin sayabildiği ceset sayısı 4000 olmuştur. Bu fâciadan hemen sonra Yezid'in komutanları Medine halkından zorla "Yezid'in kulları" olarak biat aldılar, bu biat sırasında "Yezid'in hâlis kulu olma"yı reddedenlerin derhal boynu vuruluyordu. [7]

Bu hadiselerden sonra, ordunun komutanı olan Musrif öldü; onun yerine geçen Hüseyin bin Nümeyr Mekke'ye yürüdü, Kâbe'nin etrafına mancınıklar yerleştirip Beytullah'ı taş ve ateş yağmuruna tuttu. Bu vahşi saldırı karşısında Kâbe tutuşup yanmış ve yerle bir olmuştur. [8]

Yezid'in Küfrü

Yezid'in kâfırliğini gösteren birçok belge vardır. Bunlardan biri de , Hz. İmam Hüseyn'in (a.s) kesik başı önüne getirildiği zaman elindeki değnekle şehidin mübarek başına ve dudaklarına vurarak okuduğu şu mealdeki şiirdir:

"Keşke Bedir'de ölenlerim sağ olsalardı da bugünü görselerdi

Ferahlan artık ey Yezid, elin-kolun varolsun, deselerdi

Toplumun ulularını öldürdük, Bedr' in öcünü aldık

Hâşimoğulları saltanatla oynadılar; yoksa, ne gelmiş bir haber var, ne de inmiş bir vahiy." [9]

"… Hani biz sana: "Muhakkak Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı insanları denemek için yaptık, Kur'an'da lânetlenmiş ağacı da. Biz onları korkutmaktayız. Fakat bu onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey artmıyor." (İsra/60)

 

 

 

 


[1] – Muruc c.3, s.8 ve E1 Gadir c.ll, s.8 ve E1 İmame c.l, 2. bas. Mısır s.175 ve İbn-i Esir c.3, s228 ve Ebul Fida Tarihi c.l, s.l83 ve İslam Der Pertov-i Teşeyyu: H. Horasânî s.341 ve Seyyid-uş Şuhada M. A. Halili s.52.

[2] – İslam'da Ses. Ad: Sey. Kutub, 4 bas. Mısır s.180.

[3] – A.e s.181.

[4] – Muruc c.3, 2. bas. s.77-81 ve Yakubi Tar. c.2, s.165.

[5] – Et- Tec-i Fi Ahlâk-il Muluk: Câhiz, yeni bas. Beyrut, s.258.

[6] – Azamet-i Müslimin Dr fspanya: Jozef Mc. Cup, İsfahan bas.1326 h. s.41-42. 87- İbn-i Haldun'un Mukaddime'si, farsça ter. c.l, s.431.

[7] – Muruc: Mesudi, c.3, s.79.

[8] – Yakubi Tar. c.2, s.l81.

90- Muruc, c.3, s.81.

[9] – 90- Muruc, c.3, s.81.