Amel terazisinde güzel ahlaktan daha ağır gelen bir şey yoktur. Uyun-u Ahbar’ir-Rıza (a.s), 2/37/98 Hz. Muhammed (s.a.a)

İnsanı Tanımak

İnsanı Tanımak

 

Değerli okuyucular, insanı tanımadan önce insan kelimesinin istilahi ve sözlük manasını tanıyalım; “insan” kelimesi Arapça bir kelimedir. Müfredatı Rağıp, kendi lügat kitabında insan kelimesini tanıtırken şöyle söylemiştir: “İnsan kelimesinin kökü ya “nisyan”dan gelmektedir veyahut “uns”dan gelmektedir. Eğer nisyan kökünden geliyorsa, lügatta unutkanlık anlamını ifade eder. Kur’an-ı Kerim’de de bu hususa hitap eden ayetler oldukça fazladır. Örneğin “Biz insanı zayıf ve unutkan yarattık.” Ama eğer insan kelimesinin kökü uns kökünden geldiğini söylersek, o zaman yaratanla uns bulan, haşır neşir olan anlamına gelir.”

İnsanı tanımak için üç mühim kısım teşhis ediyoruz. Üç kısma ayırmamız gerekiyor:

1) Cisim,

2) Nefs,

3) Ruh.

Felsefi bahislerde bir çoğu konu edilmiştir ki insanı iki amile bölüyorlar. Maddi boyut ve manevi boyut (Maddi ve Ruhi). Ama biz bu yapacağımız tecziye ve tahlilimizde insanı üç kısma ayırarak ele almamız gerekiyor.

Ruh ve nefis genel bir çelişki içindededir. Bu ikisi tek bir hakikat değiller, belki iki ayrı hakikattirler. Bizler elimizden geldiği kadarıyla bu konuyu sizlere aydınlatmaya çalışacağız. İngiliz ve Fransız lügatlarında dahi nefis ve ruh arasında çelişki bulunmaktadır. İngilizce’de ruha “Spirit”, nefise “Soul” denilmektedir.

RUH  VE NEFİS

Kur’an-ı Kerim’de dahi dikkat edecek olursak, ruh ve nefis arasında çok açık bir fark var. Görüyoruz ki nefis hakikati tekil ve çoğul alarak da kullanılmaktadır; “nefs, nufus ve enfos” gibi. Halbuki ruh, Kur’an’da daima tekil olarak zikr ediliyor. Çoğulu yani “ervah” diye görülmüyor (ervah=ruhlar). Diğer lügatlarda ervah (ruhlar) kullanılmaktadır ama Kur’an-ı Kerim lügatında ruh, yalnızca tekil olarak kullanılmıştır. Örneğin: “Ve yes’elüneke anir-ruh, külirrûhu min emri rabbiy ve ma ütitüm minel’ilmi illa kaliyla.” (İsra suresi 85. Ayet).

Yapılan araştırmalar şunu gösteriyor ki, nefis her zaman değişim içerisindedir ve tekamül edebiliyor.

Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de buyurduğu gibi; “Bir topluluk kendini değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez.” (Rad suresi 11. Ayet). Bu nefistir ki bütün bu değişim ve tekamül onda meydana gelmektedir. Ama ruh her yerde müfret (tekil) olarak geçiyor ve Allah’ın emridir. Hicr suresinin 29. Ayeti bunun açık ve net örneğidir. “Ben onu yapıp ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın demişti.”

Ruh kelimesi Kur’an-ı Kerim’de 20 yerde zikr olmuş ve bu ayetlerin hepsi de ruhun Allah’ın bir emri olduğunu vurguluyor. Ruh Allah’ın tecellisidir. Yani ruh, yanlış yapamaz, yanlış yola sapamaz, ruh insanın içindeki peygamberdir. Her insanda bulunan Allah’ın tecellisi bu ruhta karar kılınmıştır. Halbuki nefsimiz en alt tabakadan başlıyor, en üst tabakaya kemale doğru gidiyor. Yanlış yapan insan, nefsiyle yanlış yapmaktadır, ruhuyla değil. Bu nefistir ki, en alt derecelerden başlayarak yukarıya Rahmani derecelere doğru ilerler ve öyle bir yere ulaşır ki Allah’tan başkası göremez. Buna göre sizin için açıklamasını yaptığımız bu kısımlandırma, yeni bir kısımlandırmadır.

Vücudumuzu, bedenimizi, fizyoloji ve biyolojimiz bu cisimden oluşmaktadır. Yani cisim, fizyoloji ve biyolojiden müteşekkildir. İlmimiz, tecrübemiz, fizik, kimya,… cisim hakkında söyleşi yapmaktadır. İnsan için yapılan araştırmalar, tahliller, insan hakkındaki bilgiler, hepsi ilmi tecrübelerdir.

İkinci kısımda, İngilizce’de “soul” olarak adlandırılan nefis, insanoğlunun hislerini ve şahsiyetini teşkil etmektedir. Genel olarak bu ikinci kısım insanoğlunun şahsiyetini kapsamaktadır. Yani insanlar ruhta aynılar. Eğer ruh, Allah’ın tecellisiyle ve bütün insanlar da aynıysa, öyleyse insanları birbirinden farklı ve üstün kılan şey nefistir. Bütün istekler, arzular, beceriler…vs nefis bölümünde toplanmıştır ve bütün bunlar insanın şahsiyetini oluşturmaktadır. İnsanın geçmişi, tecrübeleri, iyilik ve kötülükleri bu nefis içinde toplanmıştır, Kıyamet gününde de insanı, onunla ölçtükleri şey nefistir, ruh değil. Yani iyilikler, kötülükler, günahlar, sevaplar…vs nefiste toplanıyor. Buna göre nefsi tanımayla insanoğlunu ilahi adalet mahkemesinde hazır ediyorlar ve onu ölçüyorlar. Ruh iç dünyamızın yol göstericisidir. Temiz ve mücerrettir. Allah’ın tecellisinin bir özetidir. İnsan da Allah’ın bir halifesidir.

Bir dahaki yazımızda, nefsin bölümleri hakkında bilgilendirmeye devam edeceğiz.