Şüphesiz annenin evladını sütle beslediği gibi, Allah da mümin kulunu belalarla besler. el-Bihar, 81/195/52 Hz. Muhammed (s.a.a)

İmam Ali’nin (a.s) İslam Peygamberi (s.a.a) İle Eşsiz Bağı

İmam Ali’nin (a.s) İslam Peygamberi (s.a.a) İle Eşsiz Bağı

Tarihçilerin de kaydettiği üzere Hulefa-i Raşidin’den hiç birisi Hz. Ali (Allah’ın selamı üzerine olsun) kadar İslam Peygamberine (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) bu kadar yakın değildi. Nitekim Ehl-iSünnet tarihçilerinden birisi şöyle diyor: Dört halife ve diğer ashab arasında hiç kimse Peygamber’e (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) soy açısından Hz. Ali (Allah’ın selamı üzerine olsun) kadar yakın olmamıştır.”‌[1]

Başka bir Ehl-i Sünnet alimi de Hz. Ali’nin (Allah’ın selamı üzerine olsun) fazileti hususunda şöyle demektedir:

Hz. Ali (Allah’ın selamı üzerine olsun) İslam Peygamberine (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) soy açısından insanların en yakını idi ve Resulullah’ın mevlası olduğu herkesin mevlası idi.”‌

Ardından da Peygamber-i Ekrem’in (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun)  şöyle buyurduğunu nakletmektedir:

“Ey Ali sen bana oranla Harun’un Musa’ya oranı gibisin, ancak benden sonra Peygamber yoktur.”‌[2]

Hıristiyan yazar Süleyman Ketani bu konuda şöyle diyor: “Ey Ebu Talib’in oğlu senden özür dilemek gerekir. Zira senin İslam hareketindeki yerin, değirmen milinin değirmendeki taşındaki yeri gibidir.

Resulullah (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) ile birlikte kat ettiğin yollar da senin salih amellerini, metanetini ve yol dostluğunu göstermektedir.

Sen her zaman Peygamber’in (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) yanında oldun, ondan hiç ayrılmadın ve onu asla yalnız bırakmadın. Düşüncelerine, duygularına, hayatına, mücadelesine, kaderine ortak oldun. O inişli ve çıkışlı, tehlikeli ve sorumluluk dolu yolda bile onunla birlikte yürüdün.

Peygamber-i Ekrem (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) için ne güzel bir dost oldun! Peygamber-i Ekrem’in (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) sevincine ve dertlerine hep ortak oldun, kalpten sevdin, iki bedende tek ruh gibiydin. Onun yatağına yattığında aynı ruhu taşıyordun. Peygamber (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) can verdiğinde de senin kucağında can verdi. Senin kucağından Allah’ın rahmet kucağına geçti. Sen Peygamber’in (Allah’ın selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun) bir parçası olan kızının da eşiydin. Senin onunla var olan bağın, kalbin beden ile var olan bağı gibidir. [3]

 


 

[1] Ebu Muhammed Yafifi, Mirat’ul Cinan, s. 108- 109

[2] Muvaffak b. Ahmed Harezmi, el-Menekıb, s. 133

[3] Süleyman Kettani, İma Ali s. 62-64