Hasta kimsenin günahları ağaç yaprakları gibi dökülür. et-Terğib, ve’t Terhib, 4/293/56 Hz. Muhammed (s.a.a)

Aşkın Sırrı

Aşkın Sırrı

KADİR AKARAS

Bir ev duruyor karşımda, kapısız

Bir ev duruyor karşımda, çatısız

Bir ev ki penceresi yok, kapısı kapalı

Bir ev ki şatafat yok görünüşünde

Adı ev ama, hiç de benzemiyor tanıdık evlere

Adı ev ama, kimse oturmuyor içinde

Bir ev ki milyonlar misafiri var

Bir ev ki kapalı kapısı açık, her zaman

Açık ama, giren pek az bu eve

Hep evin etrafına dönen yabancılar

"Sen dışarıda neler yaptın ki, içeri girmeğe hak kazanasın?"

Sen yine dön; dön ki tanışasın bu kapıyla…

Tanışmak

Çöküşün sırrını, insan yücelirken görebilir. Dünyanın karanlık dehlizlerinden geçip, kara düşüncelerden kurtulup, kapkara zulmün zifirinden beraat edip, yarasa yuvasından hicret ederek NUR'un doğduğu yere, aydınlığın evine koşuyorsun. Evi görüyorsun ama, ev sahibi yok! Evin etrafına dönüyorsun, ama eve alınmıyorsun!

Yabancısın yabancı, bu diyar senin değil

Karanlıksın, cahilsin, bu yar senin değil

Git yara, o ağyardan elin çek

Aşina ol aşina, bu esrar senin değil.

Mahcup ve üzgün çıkıyorsun bu evden. Kendine gelmek ve aşina olmak için marifet kazanmaya çıkıyorsun; Arafat'a çıkıyorsun…

Giy ihramı, giy kefeni, öl ölmeden önce!..

ARAFAT AH ARAFAT!..

Anlat dünyanı, aydınlat bizi! Neler gördün, neler geçirdin? Anlat ADEM'in ıstıraplarını, gözyaşlarını, ayrılık acılarını! Bir tamah uğruna neler geldi başına? Munisinden ayrı, uzak diyarlara düşüşünü, yıllarca onu arayışını ve Mecnun gibi çöl çöl koşmalarını anlat! Anlat ki anlayalım!

Anlat RESUL'ün gözyaşlarını, okuduğu VEDA HUTBESİ'ni! Anlat bu hutbeleri dinleyenlerin vefasızlığını, Resul'ün o anda kalbinde taşıdığı dertleri anlat! Neden susuyorsun?! Konuş! Konuş ki bilelim gerçekleri!..

Kalemlerin silâha dönüşünü sen de görüyorsun! Gerçekleri anlatmaları gerekenlerin cahilliğini, anlatanların nasıl susturulduğunu sen de biliyorsun! Aydınlığa susamış insanlara bari sen anlat!.. Yoksa seni de mi susturdular?! Hayır! Seni susturamazlar. Sen insanların vefasızlığını görüp, derin dertlere dalan suskun bir volkansın! Belki bir gün patlarsın da dökersin bütün dertlerini! Feryat olursun ölü Müslümanlara! Kurşun olursun zalimlerin dünyasına!..

Evet, anlatmayacaksın biliyorum! Çünkü sen HÜSEYİN'in AREFE DUA'sının sırrısın! Sen, seni korumak için KERBELÂ olan Hüseyin'i iyi tanırsın! Eteğinde kalıp Kerbelâsız ve ruhsuz dua edenlere de tanıksın! Niye konuşasın ki böyle vefasızlara?..

Kerbelâ'nın kanını kalbine gömüp, eteğinde Arefe Duası zemzeme eden SECCAD'a tanıksın! Sen şefkatinle herkese kucak açarsın; ama kalbini herkese açmadığını biliyorum. Kalbin açılmadıkça dilin de çözülmez, bunu da görüyorum!..

Israr etmiyorum MEHDİ'yi anlat diye! Onunla neler konuşuyorsun? Nasıl dertleşiyorsun? Onun kalbinden neler alıyorsun? Sır sandukana neler ekliyorsun? Mehdi'nin dostlarıyla buluştuğunu söylemene gerek yok! Zaten mahzun duruşun, hâl ehline anlatıyor, göz yaşlarının nasıl da kana dönüştüğünü…