Cennet olduğu taktirde fakirlik yoktur ve cehennem olduğu taktirde ise zenginlik yoktur. Tuhef’ul Ukul, 216 İmam Ali (a.s)

Çocuğa Güzel İsim Koymak

Çocuğa Güzel İsim Koymak

Soru

İnsan çocuğu için hangi ismi seçerse daha iyidir,İslamiyetteki güzel isimler nelerdir?

Kısa Cevap

İsim ve unvan bir şeyin mahiyet ve hüviyetini ortaya koyan bir alamettir. İsim söylendiği zaman, insanın aklına ister istemez onun manası ve sahibi gelir. Bütün varlıkların (bitkiler, hayvanlar, cansızlar vs.) onları bildirecek ve akla getirecek bir ismi olmalıdır. İnsan yaratılmışların en üstünüdür. Her insanın kendisine göre bir kişiliği olduğundan, herkesin en güzel, en değerli, haline münasip, şeref ve değerini ortaya koyacak bir ismi olmalıdır. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor:

“Çocuğun baba üzerindeki haklarından biri ona iyi ve güzel bir isim koymasıdır.”

İslam’da güzel bir isim ve lakaba sahip olmak bir değer olup insanın ruh ve bedeninde olumlu etkiler bırakır. Bu yüzden her Müslüman, çocuğuna güzel ve anlamlı isimler koymalıdır. Zira güzel isim güzel manayı, kötü isimde insanın değerini düşüren kötü manayı çağrıştırır. İslam’ın ahlâkî öğretilerinde, güzel isim koyma hakkında gelen ölçülerden bazıları şunlardır:

1. İsim, insanın kişiliğine ve yaşamının tüm dönemlerine (çocukluk, gençlik ve yaşlılık) uygun olmalıdır.

2. Zat ve Rahman gibi Yüce Allah’ın zatına ait isimlerden olmamalıdır.

3. En doğru isimler Abdullah, Abdurrahman, Abdurrahim gibi kulluğu çağrıştıran isimlerdir.[1]

4. Peygamberlerin (a.s) ve Ehlibeyt İmamlarının (a.s) isimleri güzel isimlerdir. Bir rivayette peygamberlerin isimlerinin en güzel isimler olduğu buyrulmuştur.[2]İmam Sâdık (a.s) buyuruyor:

“Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: Üç tane oğlu olup da onlardan birinin adını Muhammed koymayan kimse bana cefa etmiştir.”[3]

5. Kötü manası olan veya kötü insanların isimlerinden olmamalıdır. İmam Bâkır (a.s) buyuruyor:

“Resulullah (s.a.a) en güzel ve en kötü isimlerin şunlar olduğunu buyurdu: En güzel isimler: Abdullah, Abdurrahman… En kötü isimler: Dırar, Merre, Harp, Zalim.” [4]

Bazı rivayetlerde Hakem, Hakim, Halit ve Malik gibi isimlerde bunlara eklenmiştir.[5] Güzel isimlerinde kendi içinde değerlisi ve üstün olanları vardır. İsim, insanın ayrıcalık ve değerini ortaya koyan isimlerden olmalıdır.

Ayrıntılı Cevap

İnsanın uğraştığı her şeyi isimlendirmesi zaruridir. Zira insan her şeyi tanımak veya tanıtmak için ismine muhtaçtır. Hatta kendisini başkalarına tanıtmak için ismini söylemeye mecburdur. Burada önemli olan isim koyma ve isim seçmenin zamanıdır. Mâsûmlar’ın (a.s) siyerinde ikisi üzerinde de durulmuştur. İslâm’da çocuğun isminin doğmadan önce konulması üzerinde durulmuştur. İmam Sâdık (a.s) şöyle buyuruyor: Babam ceddimden, Emîru’l-Mu’minîn’in (a.s) şöyle buyurduğunu nakletti:

Çocuklarınıza doğmadan önce isim koyunuz ve eğer erkek ya da kız olduğunu bilmiyorsanız, ikisine de koyulabilen isimlerden faydalanınız. Zira kendilerine isim verilmeyen çocuklar kıyamet günü size “neden bana isim koymadın” diye itiraz ederler. Peygamber (s.a.a) de Muhsin’e, doğmadan önce isim koydu.[6]

İmam Bâkır’dan (a.s) nakledilen rivayetlerde de isim koyma, akike, yenidoğanın saçının tıraş edilmesi ve saçının ağırlığınca sadaka verilmesinin yedinci gün yapılması buyrulmaktadır.

Ebu Basir, İmam Sâdık’ın (a.s) yenidoğan hakkında şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

Yenidoğana yedinci gün isim koyarlar, onun için akike verirler ve başını (saçlarını) tıraş ederler.[7]

Bu iki grup rivayet birbirine zıt değildir. Çünkü bazı rivayetlere göre yedinci güne kadar isim değiştirilebilir. İmam Sâdık (a.s) şöyle buyuruyor:

Bizim, adını Muhammed koymadığımız bir oğlumuz olmamıştır. Doğumundan yedi gün geçtiğinde eğer istersek adını değiştiririz ve eğer istersek o şekilde bırakırız.[8]

Yani doğmadan önce Resulullah’a (s.a.a) ihtiram ve teberrük için isim koyuluyor ve yedinci güne kadar da değiştirilebiliyor. Ama neden doğmadan önce isim koyuluyor?

Bir ihtimal, rivayette zikredilen şeydir. Yani çocuk doğmadan önce de ruha, kişiliğe ve saygınlığa sahiptir. Eğer isim koyulmazsa ve bu şekilde düşerse, ona gereken saygı gösterilmemiş olur ve o çocuk kıyamette ebeveyninin bu saygısızlığına itiraz eder.

Başka bir ihtimal şudur: Eğer yedinci güne kadar isim koyulmazsa akrabaların ve tanıdıkların uygunsuz, yakışıksız isimleri ebeveyne yüklemesi mümkündür. Bu yüzden doğumdan önce isim verilmesi daha iyidir. Bu sebeple Mâsûmlar’ın (a.s) siyerinin ve İslâm büyüklerinin üzerinde durduğu, çocuğa büyüklerin isim koymasıdır.

Peygamber (s.a.a) Hz. Ali’nin çocukları için isim seçti[9] ve Hz. Ali (a.s) İbn-i Abbas’ın çocuğuna isim koydu.[10] Sahabe de çocuklarını, onlara uygun ve layık isimler seçerek koyması için Peygamber (s.a.a) ve İmamlar’ın (a.s) yanına getiriyorlardı.[11] Öyleyse isim koymanın yedinci günden sonraya kalmaması iyidir.

Özel bir öneme sahip bir diğer konu isim seçilmesidir. Mâsûmlar’ın (a.s) siyerinde güzel ve anlamlı isim seçilmesi özel öneme sahiptir. İmam Ali (a.s) buyurdu:

“İnsanın evladına ilk iyiliği, onun için seçtiği güzel isimdir.”[12]

Resulullah (s.a.a) da iyi isimlendirmeyi, çocuğun ebeveyni üzerindeki haklarından bilmektedir. İmam Kâzım (a.s) şöyle buyuruyor:

Bir adam, Peygamber’in (s.a.a) huzuruna gelerek dedi ki: Çocuğumun benim üzerimdeki hakkı nedir? Peygamber (s.a.a) buyurdu[13]: Ona iyi isim koyman, onu iyi eğitmen ve onu kendine uygun (sosyal) konuma ulaştırmandır.[14]

Mâsûmlar (a.s) tüm çocuklarına yüce anlamlı isimler koyuyorlardı. Her zaman toplumun ve çevrelerinin iyi ve anlamlı isimlerden faydalanmasına, anlamsız ve kötü isimlerden arınmasına çalışmışlardır.

Yine Peygamber (s.a.a) ve İmamlar (a.s), kişilerin, hatta mekânların kötü isimlerini değiştiriyorlar ve onlara güzel isimler veriyorlardı. İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurdu:

“Peygamber (s.a.a), kişilerin ve şehirlerin kötü isimlerini değiştiriyordu.”[15]

Nâfî diyor ki:

Peygamber (s.a.a), Ümmü Asım’ın Asiye[16] olan adını Cemile olarak değiştirdi.[17]

Yakup bin Sirac da şöyle diyor:

İmam Sâdık’ın (a.s) huzuruna vardım. İmam beşikte olan İmam Kâzım’ın (a.s) başında duruyordu ve uzun bir müddettir ona fısıldıyordu. İmam bitirene kadar oturdum, bitirince kalktım. İmam (a.s) bana şöyle buyurdu: “Mevlâ’nın yanına gel ve ona selam ver.” Yaklaştım ve selam verdim. İmam Kâzım (a.s) fasih bir dille bana cevap verdi ve buyurdu: “Çocuğuna dün verdiğin ismi değiştir; zira o isim Allah’ın nefretine mazhardır.” O diyor ki: Benim bir kızım olmuştu ve ben adını Hümeyra koymuştum.[18]

İsmin eğitim üzerinde, iyiliği ve kötülüğünün bahsi olacak derecede ne etkisi olabilir? Cevabında iyi ismin insan üzerinde birkaç açıdan tesiri olduğunu söyleyebiliriz:

1- Başkalarının davranışı üzerindeki etkisi. Her insanın ismi, onun bir timsalidir ve kimliğini ve kişiliğini diğerlerine anlatır. Bir İranlı’nın yabancı biriyle karşılaştığında ismini söylemesi, yabancının onun milliyetini anlaması için yeterli olur. O kişi, İranlılar hakkındaki tasavvuruna göre ona davranacaktır. Aynı milliyete sahip olanlarda, isimler sahip oldukları kendine özel anlam ve kavramları muhatabın zihnine nakledeceklerdir. Muhatap, kişinin kimliğini, ismi ve anlamıyla beraber tanıyacak ve ona göre davranacaktır. Bununla beraber iyi isim, insan kişiliğine bir tür saygıdır ve başkalarında da saygı uyandırır.

2- Telkin etkisi. İnsanın ismi, ömrünün başından sonuna, hatta kıyamete[19] kadar insanla birlikte olan bir etikettir ve üzerinde telkin etkisi vardır. Zira insanla işi olan tüm kişiler onu bu isimle çağırırlar. İnsanın adı Fazıl, Ebulfazl, Abdurrahman ve benzeri isimler olursa insana fazilet sıfatlarını ve Allah’a kulluğu telkin eder. İnsan bu sıfatları kendisinde oluşturmaya çalışır. İnsanla işi olan kimseler de kişinin adına uygun amel etmesini beklerler. Bu yüzdendir ki rivayette şöyle geçmektedir:

“Kıyamette adı Muhammed olan kişiler gelirler. Allah buyurur: “Acaba benim habibimin adını taşırken bana karşı günah işlemekten hayâ etmedin mi? Ben, sen habibimin ismini taşırken sana azap etmekten hayâ ediyorum.”[20]

3- Motivasyon etkisi. İnsan kendiliğinden, adaşları olan ismini aldıkları büyüklerin aynısı olmak ister ve onlara benzemeye uğraşır. Bunun için onların davrandığı gibi davranmaya çalışır.

4- Çirkin isimlerin tahrip edici etkilerinin önlenmesi. Çirkin ve uygunsuz isimler, insan üzerinde kötü etkiler bırakır. İlâveten kötü ve yakışıksız isimler, başkalarının, insanın kişiliğini alaya alması ve zedelemesi için bir araç olmaktadır. Özellikle, çocuklukta ve ergenlikteki, bu dönemdeki çocuklar genelde oyun alanlarını ve konularını renklendirmek için zaten bu tür araçların peşindedirler ve hatta kendileri başkalarıyla dalga geçmek için onlara alaycı isimler takarlar. Bu yüzdendir ki, İmam Bâkır (a.s) Muammer bin Haysem’le konuşmasında, çocuklar için küçükken künye seçilmesi üzerinde durmaktadır:

Muammer bin Haysem şöyle diyor: İmam Bâkır (a.s) “Künyen nedir?” diye buyurdu. “Henüz kendime bir künye seçmedim; çünkü karım, çocuğum ya da bir hizmetçim yok” dedim. İmam buyurdu: “…Biz, başkaları onlara olur da kötü ve yakışıksız lakaplar takar diye evlatlarımıza çocukluklarında künye seçiyoruz.”[21]

Sonuç olarak iyi isim, çocuğun eğitimi üzerinde etki bırakır ve bu göz ardı edilemez. Hatta azıcık etkisi olsa bile, buna özen gösterilmelidir. Çünkü eğitim, küçük noktalara teveccühün ardında gerçekleşir.

Mâsûmlar’ın (a.s) siyerinde isim koymayla ilgili bir diğer nokta, onların evlatları için her zaman din büyüklerinin adını seçmeleri ve başkalarına da bunu tavsiye etmeleridir. Bunun, büyüklere saygı ve çocuklara bunun öğretilmesi dışında en az üç eğitimsel etkisi daha vardır:

1- Çocukların o büyüklere benzetilmesi.

2- Çocuklara din büyüklerinin isimlerini seçmekten kaynaklanan mânevî etkileri olur, ama bu etkiler bizim için pek hissedilebilir ve dokunulabilir değildir. Bu konuda Cabir şöyle söylüyor:

Bir gün İmam Bâkır (a.s) Şialarından birini görmeye niyetlendi. Bana “Cabir, benimle gel” diye buyurdu. Evin kapısına vardığımızda ev halkından küçük bir çocuk kapıyı açtı. İmam “İsmin nedir?” diye buyurdu. Çocuk “Muhammed” dedi. İmam (a.s) buyurdu: “Künyen nedir?” Çocuk “Ali” dedi. İmam (a.s) buyurdu:

“Doğrusu kendini şeytanın giremeyeceği kuvvetli bir kaleye almışsın. Şeytan ne zaman birisine “Ey Muhammed, ey Ali” diye seslenildiğini duysa erir, aynı kurşunun eridiği gibi. Ne zaman birisi düşmanlarımızdan birinin adını ansa mutlu olur ve övünür.”[22]

3- Çocuklara din büyüklerinin adının verilmesi, ailenin ve toplum kültürünün dinî ruha bürünmesini sağlar. Bu kültür, çocukların eğitiminde ve hidayetinde müessirdir. Sosyoloji açısından da bu tür isimlendirmenin toplum kültürü üzerinde etkisi vardır, toplum kültürünün çocukların eğitimi ve hidayeti üzerinde etkisi olduğu gibi. Bu çarkın parçalarının sürekli birbirini etkisi altında bıraktığına dikkat edilmelidir.

–—


[1]     Biharu’l-Envar, c. 101, s. 130.

[2]     a.g.e.

[3]     a.g.e.

[4]     Hürr Âmulî, Vesailu’ş-Şia, c. 21, s. 399, H. 27403, el-Mektebetu’l-İslami, 5. Baskı, h.k.1398.

[5]     Hürr Amuli, a.g.e. s. 398, H. 27399.

[6]     “Peygamber (s.a.a) de …” cümlesini İmam Ali’nin (a.s) söylemiş olma ihtimali vardır. Bu durumda çocuğun sözü kıyamette isim koyulmamasına itirazdır ve bu cümle, İmam Ali’nin (a.s), Peygamber’in (s.a.a) siyerinden verdiği bir başka haberdir. Bu metindeki, bu ihtimal üzerinedir. Ama bu rivayetle ilgili başka bir ihtimal, bu cümlenin çocuğun sözünün devamı olduğudur, İmam Ali’den (a.s) başka bir haber değil. Bu durumda çocuk ebeveynine şöyle itiraz ediyor: Peygamber (s.a.a) Muhsin’e doğmadan önce isim vermişken neden bana da doğmadan önce isim vermediniz? Bkz. Meclisî, Muhammed Bâkır, Mir’atu’l-Ukul fi Şerh-i Ahbari’r-Resul (s.a.a), C. 21, s. 32.

[7]     Kuleynî; Kâfî, C. 6, s. 29, Hadis 10.

[8]     a.g.e., s. 18, Hadis 4.

[9]     Meclisî; Bihâru’l-Envâr, C. 43, s. 242. Elbette bu konuda Peygamber’in (s.a.a) bu işi Allah’a bıraktığı ve Allah’ın Hasan ve Hüseyin ismini seçtiğine dair başka rivayetler de vardır.

[10]    İbn-i Ebi’l-Hadid, Şerh-i Nehcu’l-Belağa, C. 7, s. 148.

[11]    Buharî, Es-Sahih, C. 6, s. 216.

[12]    Kuleynî; Kâfî, C. 6, s. 18, Hadis 3.

[13]    a.g.e., s. 48, Hadis 1.

[14]    Kastedilen uygun bir meslek edindirmek veya uygun bir eş seçmektir. (Meclisî, Mir’atu’l-Ukul, c. 21, s. 84.)

[15]    İmam Sâdık (a.s), İmam Bâkır’dan naklediyor. Meclisî; Bihâru’l-Envâr, C. 104, s. 127.

[16]    Asiye günahkâr, Cemile güzel anlamındadır.

[17]    İbni Sa’d, Et-Tabakatu’l-Kubra, C. 3, s. 266.

[18]    Nuri; Mustedreku’l-Vesâil, C. 15, s. 128, Hadis 17746.

[19]    İmam Sâdık (a.s), Peygamber’den (s.a.a) şöyle buyurduğunu naklediyor: “İyi isimler seçiniz; çünkü kıyamette sizi bu isimlerle çağıracaklar.” Kuleynî; Kâfî, C. 6, s. 19, Hadis 10.

[20]    Nuri; Mustedreku’l-Vesâil, C. 15, s. 130, Hadis 17757)

[21]    Kuleynî; Kâfî, C. 6, s. 19, Hadis 11.

[22]    Kuleynî; Kâfî, C. 6, s. 20, Hadis 12.