“Kötü ahlak hayatın kararma ve nefsin azap görme sebebidir.” Gurer’ul-Hikem, 5639 İmam Ali (a.s)

Kur”an-ı Kerim”de Ali (as)

Kur”an-ı Kerim”de Ali (as)

Ehlibeyt aleyhisselam hakkındaki ayetlere, Emirulmüminin Ali aleyhisselam hakkındaki, o hazretin faziletlerini, mevkisini, özelliklerini, ahlaki güzelliklerini ve ona itaatin farz oluşunu beyan eden çok sayıda ayetler de eklenmektedir; bunların sayısı oldukça fazladır. Ümmetin alimi Abdullah b. Abbas bu hususta şöyle diyor: Kur'an-ı Kerim'de, Ali hakkında inen ayetler hiç kimse hakkında inmemiştir."[1]

Ve yine diyor ki: Kur'an-ı Kerim'de nerede "Ey inananlar" tabiri varsa, Ali onların birincisi, başı ve en üstünü olarak yer alır. Allah Teala, Ali'yi hayırla anmayan Muhammed'in ashabını kınamıştır. Bunu, Taberanî ve İbn-i Ebi Hatem, İbn-i Abbas'tan tahriç etmiştir.[2]

Ali aleyhisselam hakkında nazil olan ayetlerin çokluğuna dikkatle, Celudî, Taberanî, Ebu Nuaym, Muhammed b. Mumin-i Şirazî, Haskanî, Ebu'l Ferec-i İsfehanî, Hibrî, Merzbanî, Ebu İshak-i Sekafî, Ebu Cafer-i Kummî, Mecaşiî ve Ebu Abdullah Horasanî gibi geçmiş muhaddisler ve müfessirler, Kur'an-ı Kerim'de Ali aleyhisselam hakkında nazil olan ayetler konusunu ele alarak bu dalda kitaplar yazmışlardır.[3]

Aşağıda sadece Emirulmüminin Ali aleyhisselam'ın velayeti hususunda nazil olan Kur'an-ı Kerim ayetlerinden bazılarına değiniyoruz:

1- "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı beğendim."[4]

Bu ayet Emirulmüminin Ali aleyhisselam'ın velayeti hakkında nazil olmuştur. (Bu ayetin Resulullah'a sallallah'u aleyhi ve âlih veda haccından sonra, Gadir hutbesini okuduğu esnada nazil olduğunu sahih rivayetler net bir şekilde vurgulamaktadır; çeşitli kanallarla bu rivayetin ravilerinin tümünün sıka olduğu ve sahabeden bir çok kişiden rivayet edildiği ispatlanmıştır. Bunların arasında Ali b. Ebutalib aleyhisselam, Abdullah b. Abbas, Ebu Said-i Hudrî, Berra b. Azib, Zeyd b. Erkam, Selman-i Farsî, Ebuzer-i Gaffarî, Ammar b. Yasir, Mikdad b. Esved ve Ebu Hureyre vardır.)[5]

Bu konuda şöyle rivayet edilir: Bir gün Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih Gadir-i Hum'da halkı topladı; günlerden Perşembe'ydi. Sonra halkı Ali b. Ebutalib'e -itaate- davet etti. Sonra Ali'nin kolundan tutarak kaldırdı, öyle ki koltu altının beyazlığı görüldü; sonra buyurdu ki: "Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır; Allah'ım! Onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol, ona yardım edene yardım et, yardım etmeyerek yalnız bırakanı yalnız bırak." Sonra henüz insanlar dağılmamıştı ki, "Bu gün sizin için dininizi kemale erdirdim…" ayeti nazil oldu. Bunun üzerine Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih buyurdu ki: "Allah-u Ekber! Din kemale erdirildi; nimet tamamlandı; Allah benim risaletime ve Ali'nin de velayetine razı oldu."[6]

Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'in şairi Hessan b. Sabit-i Ensari o hazretten izin aldıktan sonra bu tarihi olayı nurlu kelimelerle kaydetmiş, o hazret izin verdikten sonra şöyle demiştir:

Haykırdı peygamberleri Gadir-i Hum'da

Sesini herkese duyurduğunda

Dedi ki: Kimdir sizin mevlanız, kimdir veliniz

Dediler ki: Bu konuda nedir bizim haddimiz

Sensin bizim mevlamız, sensin velimiz

Bu gün asla sana karşı gelmez dilimiz

Sonra dedi ki: Kalk ey Ali; dur ki ayakta

İmam ve hâdi olarak beğendim seni benden sonra

Ben kimin mevlasıysam Ali velisidir onun

Ona gerçek yardımcılar, dostları olun onun

Sonra dua etti: Allah'ım! Sev Ali'yi seveni

Düşman bil Ali'yi düşman bileni.[7]

Emirulmüminin Ali aleyhisselam'ın kasidesinin başlangıcında ise şöyle geçer:

Muhammed peygamber kardeşimdir, mislimdir

Şehidlerin efendisi Hamza benim amcamdır

Devamında da buyuruyor ki:

Farzetti size sevgimi benim

Gadir-i Hum'da Resul-i Emin

Eyvahlar olsun, eyvahlar olsun, eyvah

Bana zulümle huzuruna çıkan Rabb'imin[8]

2- "Ey Elçi! Rabb'inden sana indirileni duyur; eğer bunu yapmazsan, O'nun elçiliğini duyurmamış olursun. Allah seni insanlardan korur."[9]

Bu ayet, yukarıdaki ayetin münasebetiyle Emirulmüminin Ali aleyhisselam'ın velayeti hakkında nazil olmuştur. Vahidî, Ebu Said-i Hudri'ye ulaştırdığı senediyle şöyle der: Bu ayet Gadir-i Hum'da Ali b. Ebutalib hakkında nazil olmuştur.[10]

Siyutî ve Şevkanî, İbn-i Mesud'dan şöyle rivayet ederler: Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih hayattayken biz, "Ey Elçi! Rabb'inden sana indirileni -Ali'nin müminlerin velisi olduğunu- duyur; eğer bunu yapmazsan, O'nun elçiliğini duyurmamış olursun. " şeklinde okurduk.[11]

3- "Sizin veliniz, ancak Allah, O'nun Elçisi ve namaz kılıp ve rüku halinde sadaka veren müminlerdir."[12]

 

Bu ayet de Emirulmüminin Ali aleyhisselam"ın velayeti hakkında nazil olmuştur. Tefsir kitaplarından çoğu bu ayetin, namazda rüku halindeyken yüzüğünü sadaka veren İmam Ali b. Ebutalib aleyhisselam hakkında nazil olduğunu vurgulamaktadır.[13] Bu ayetteki veli kelimesinden ilk etapta  anlaşılan da emir sahibidir; bu kelimenin bu anlamda kullanılması daha uygundur ve başka anlamda kullanılması uygun olmaz; dolayısıyla, veli kavramı, halkın işinde emir ve yetki sahibi, insanların işlerinde onların kendisinden daha evla ve yetkili olan kişi, yani imam anlamındadır. Bu ayet, net bir şekilde Resulullah sallallah"u aleyhi ve âlih"ten sonra Emirulmüminin Ali aleyhisselam"ın imametine delalet etmektedir. Hessan b. Sabit bu hususta şöyle diyor:

Ey Eba Hasan! Feda olsun sana canım, ruhum

Ve yavaş – hızlı hidayete koşan her kulun

Benimle sevgililerin övgüsü olur mu heba?!

Övgü Allah yanında olmaz asla heba

Rüku halinde sen bağışta bulundun

Canlar feda sana , en hayırlı rüku eden oldun!

Sonra hakkında, Allah en hayırlı velayeti nazil etti

Bunu Şeriatının muhkem ayetlerinde beyan etti.[14]

4- "(Önce) en yakın akrabanı uyar."[15]

Tefsir ve tarih kitaplarında bu ayetin nüzul sebebi hakkında şöyle geçer: Resulullah sallallah"u aleyhi ve âlih Abdulmuttalib oğullarını davet ederek onlara yemek yedirdi ve sonra onlara yönelerek buyurdu ki: "Ey Abdulmuttalib oğulları! Vallahi Araplar arasında benim size getirdiğim şeyden daha hayırlısını getiren bir genç tanımıyorum; ben sizin için dünya ve ahiretin hayrını getirdim. Allah Teala, sizi kendisine davet etmemi emretti bana; o halde bu konuda hanginiz benim kardeşim, vasim ve halifem olması için baba yardımda bulunacak?" Fakat oradaki hiç kimse bu daveti kabul etmedi. O sırada Ali aleyhisselam, "Ben" dedi, "ya Resulullah! Bu hususta senin yardımcın olacağım." Bunun üzerine Resulullah sallallah"u aleyhi ve âlih Ali aleyhisselam"ın boynundan tutarak buyurdu ki: "Bu, benim kardeşim, vasim ve sizin aranızda halifemdir; onu dinleyin ve ona itaat edin."[16]

Emirulmüminin Ali aleyhisselam hakkında nazil olan ayetler oldukça fazladır; fakat bu kısa kitapçığımızda onların hepsine değinmemiz imkansızdır. Bu konuda daha geniş bilgi edinmek isteyenler bu alanda yazılmış olan kitaplara müracaat etsinler.[17]

 


[1] – Tarih-ul Hulefa -Siyuti-, s.189, Mekket-ul Mukerreme-Dar-ut Teavon basımı; Nur-ul Ebsar, s.90.

[2] – Nur-ul Ebsar, s.87 ve 90; Kifayet-ut Talib, s.139; er-Rıyaz-un Nezire, c.2, s.274; Zehair-ul Ukba, s.389; Mecma-uz Zevaid, c.1, s.317 ve c.9, s.112; TercümetTercemet-i İmam Ali min Tarih-i Medinet-i Dimaşk, c.2, s.428-430/935-939; Şevahid-ut Tenzil, c.1, s.48-54/67-85; Menakıb-i Harezmî, s.188.

[3] – Ehlibeyt fi Mektebet-il Arabiyye -Abdulaziz Tabatabaî, s.444-455, Kum-Muesseset-u Âl-i Beyt li İhya-it Turas, 1. baskı; ez-Zeria ila Tesanif-iş Şiâ -Aga Bozorg-i Tahranî, c.19, s.28-29, Kum-Menşurat-i İsmailiyyan; en-Nur-il Muşteal min Kitabin ma Nezele min'el Kur'an fi'l İmam Ali aleyhisselam -Ebu Nuaym-i İsfehanî, s.14-19, Kum-İrşad bakanlığı, 1. baskı.

[4] – Mâide, 3.

[5] – Bkz. Menhec-un fi'l İntima-il Mezhebî -Üstad Saib Abdulhamid, s.147, Kum-Merkez-ul Gadir, 5. baskı.

[6] – Bkz. Menakıb-i Harezmî, s.80, Maketl-i İmam Hüseyin aleyhisselam -Harezmi-, s.47; TercümetTercemet-i İmam Ali aleyhisselam -İbn-i Asakir-, c.2, s.75/577-580; Tarih-u Bağdat, c.8, s.290; Tarih-i Yakubî, c.2, s.43; Şevahid-ut Tenzil, s.157/210-215; Menakıb-i İbn-i Meğazili, s.19; Tezkiret-ul Havas -İbn-i Cevzî-, s.29; Feraid-us Simtayn, c.1, s.315; Durr-ul Mensur -Siyutî-, c.2, s.259; el-İtkan -Siyutî-, c.1, s.75.

[7] – el-İrşad -Şeyh Mufid-, c.1, s.177, Kum-Muesseset-u Âl-i Beyt, 1. baskı; Fusul-ul Muhtar -Şeyh Mufid-, s.209 ve 235, Kum-Mektebet-ud Daveri, 4. baskı; el-Emali -Şeyh Saduk-, s.460/3 meclis 84; el-Menakıb -Harezmi-, s.80; Maktel-i İmam Hüseyin aleyhisselam -Harezmi-, s.47; Tezkiret-ul Havas -İbn-i Cevzi-, s.33; Menakıb -İbn-i Şehraşub-, c.3, s.27; Kenz-ul Fevaid -Keracekî-, c.1, s.268, beyrut-Dar'ul Ezvâ; Keşf-ul Gumme -Arbili-, c.1, s.319; A'lam-ul Vera -Tabersi-, c.1, s.262; et-Taraif -İbn-i Tavus-, s.146; Kifayet-ut Talib, s.64; Feraid-us Simtayn, c.1, c.73-74; Allame Eminî bunu el-Gadir adlı eserinde, c.2, s.34'de 38 kanalla tahriç etmiştir.

[8] – Kenz-ul Fevaid -Keraceki-, c.1, s.266; Tezkiret-ul Havas -İbn-i Cevzi-, s.102; el-İhticac -Tabersi-, , s.180; Fusul-ul Muhimme -İbn-i Sabbağ-, s.32; Ravzet-ul Vaizin, s.87; Kenz-ul Ummal, c.13, s.112; Muhtasar-u Tarih-i Dimaşk -İbn-i Menzur-, c.18, s.77; Allame Emini, el-Gadir adlı eserinde, c.2, s.25'de bunu 37 kanalla tahriç etmiştir.

[9] – Mâide, 67.

[10] – Esbab-un Nüzul, s.115.

[11] – Durr-ul Mensur, c.2, s.298; Feth-ul Kadir -Şevkani-, c.2, s.60.

[12] – Mâide, 55.

[13] – Esbab-un Nüzul -Vahidî-, c.3, s.114; Lubab-un Nukul fi Esbab-un Nüzul -Siyutî-, s.81; Tefsir-i İbn-i Suud, c.3, s.52; el-Keşşaf -Zemahşeri-, c.1, s.649; Mealim-ut Tenzil -Beğavî-, c.2, s.272; Cami-ul Usul, Cezri-, c.8, s.664/6515 ve diğer menkıbe ve tefsir kaynakları.

[14] – el-Gadir -Allame Emini-, c.2, s.52; yine bu beyitler için bkz. Feraid-us Simtayn, c.1, s.189-190; el-Menakıb -Harezmî-, s.186; Tezkiret-ul Havas -İbn-i Cevzî-, s.15; Kifayet-ut Talib, s.228 ve diğer lafızlarla.

[15] – Şuarâ, 214.

[16] – Tarih-i Taberi, c.2, s.217; Siret-ul Halebiyye -Ali b. İbrahim-i Halebi Şafiî-, c.1, s.286, Beyrut, Mektebet-ul İslami-Dar-ul İhya-it Turas-il Arabi. Mealim-ut Tenzil -Beğavî-, c.4, s.278; Şerh-u İbn-i Ebi"l Hadid, c.13, s.210; Kenz-ul Ummal, c.13, s.131/36469.

[17] – Bkz. Şevahid-ut Tenzil -Hakim Haskanî-, Tefsir-i Hibrî, Hasais-ul Vahy-il Mubin -İbn-i Bitrik-.