Her kimin dilinden insanlar korkarsa o ateştedir. el-Kafi, 2/327/3 İmam Cafer-i Sadık (a.s)

İmam Hâdî’nin (a.s) Yese-i Kummî’ye Öğrettiği Dua

İmam Hâdî’nin (a.s) Yese-i Kummî’ye Öğrettiği Dua

Kef'amî, “Misbah" adlı eserinde bir dua naklederek şöyle demiş-tir: Seyyid b. Tavus bu duayı sultan, bela ve düşmanların çıkışından, fakirlik korkusu ve sıkıntıdan güvende olmak için zikretmiştir. Bu dua Sahif-i Seccadiye'nin dualarındandır. Bu etkenlerden zarar görmekten korkan kimse bu duayı okusun:

يا مَنْ تُحَلُّ بِهِ عُقَدُ الْمَكارِهِ، وَيا مَنْ يُفْثَأُ بِهِ حَدُّ الشَّدائِدِ، وَيا مَنْ يُلْتَمَسُ مِنْهُ الَمخْرَجُ اِلى رَوْحِ الْفَرَجِ، ذَلَّتْ لِقُدْرَتِكَ الصِّعابُ، وَتَسَبَّبَتْ بِلُطْفِكَ الأَسْبابُ، وَجَرى بِقُدْرَتِكَ الْقَضاءُ، وَمَضَتْ عَلى اِرادَتِكَ الأَشْياءُ،فَهِيَ بِمَشِيَّتِكَ دُونَ قَوْلِكَ مُؤْتَمِرَةٌ، وَبِإِرادَتِكَ دُونَ نَهْيِكَ مُنْزَجِرَةٌ، اَنْتَ الْمَدْعُوُّ لِلْمُهِمّاتِ، واَنْتَ الْمَفْزَعُ في المُلِمّاتِ، لا يَنْدَفِعُ مِنْها اِلاّ ما دَفَعْتَ، وَلا يَنْكَشِفُ مِنْها اِلاّ ما كَشَفْتَ، وَقَدْ نَزَلَ بي يا رَبِّ ما قَدْ تَكأَّدَني ثِقْلُهُ، وَاَلَمَّ بي ما قَدْ بَهَظَني حَمْلُهُ، وَبِقُدْرَتِكَ اَوْرَدْتَهُ عَلَيَّ، وَبِسُلْطانِكَ وَجَّهْتَهُ اِلَيَّ، فَلا مُصْدِرَ لِما اَوْرَدْتَ، وَلا صارِفَ لِما وَجَّهْتَ، وَلا فاتِحَ لِما اَغْلَقْتَ، وَلا مُغْلِقَ لِما فَتَحْتَ، وَلا مُيَسِّرلِما عَسَّرْتَ، وَلا ناصِرَ لِمَنْ خَذَلْتَ، فَصَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وآلِهِ، وَاْفْتَحْ لي يا رَبِّ بابَ الْفَرَجِ بِطَولِكَ، وَاكْسِرْ عَنّي سُلْطانَ الْهَمِّ بِحَوْلِكَ، وَاَنِلْني حُسْنَ النَّظَرِ فيـما شَكَوْتُ، وَاَذِقْني حَلاوَةَ الصُّنْعِ فيـما سَاَلْتُ ، وَهَبْ لي مِنْ لَدُنْكَ رَحْمةً وَفَرجاً هَنيئاً، وَاجْعَلْ لي مِنْ عِنْدِكَ مَخْرَجاً وَحِيّاً، وَلا تَشْغَلْني بِالاِهتِمامِ عَنْ تَعاهُدِ فُرُوضِكَ، وَاسْتِعْمالِ سُنَّتِكَ فَقَدْ ضِقْتُ لِما نَزَلَ بي يا رَبِّ ذَرْعاً، وامْتَلأتُ بِحَمْلِ ما حَدَثَ عَليَّ هَمّاً، واَنْتَ الْقادِرُ عَلى كَشْفِ ما مُنيتُ بِهِ، وَدَفْعِ ما وَقَعْتُ فيهِ، فاَفْعَلْ بي ذلِكَ وَاِنْ لَمْ اَسْتَوْجِبْهُ مِنْكَ، يا ذَا الْعَرْشِ الْعَظيمِ، وَذَا الْمَنِّ الْكَريمِ، فَاَنْتَ قادِرٌ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ، آمينَ رَبَّ الْعالَمينَ.

 

Ey (yüce Allah) ki, mihnet düğümleri seninle çözülür; ey ki, zorluk-ların şiddeti seninle kolaylaşır; ey ki, kurtuluş ferahlığına seninle kavuşu-lur! Kudretin karşısında güçlükler kolaylaşmış, lütfunla sebepler sebep oluvermiş, kudretinle kaza ve kaderin cari olmuş ve her şey iraden doğ-rultusunda gelip geçmiştir. Her şey, söylemene gerek kalmadan sırf meşiyetinle emir almakta, nehyine ihtiyaç duyulmadan sakınmakta. Önemli işler için çağrılan sensin; musibetlerde sığınılacak sensin; fela-ketleri defedecek olan sensin; sıkıntıları giderecek olan sensin.

Ey Rabbim, ağırlığı altında ezildiğim felaketler üzerime çökmüş; ta-hammülü çok güç olan musibetler gelip çatmış bana. Bunları kudretinle bana getirmiş, saltanatınla bana yöneltmişsin. Senin getirdiğini kimse gö-türemez; senin yönelttiğini kimse geri çeviremez; senin kapattığını kimse açamaz; açtığını kimse kapatamaz; zorlaştırdığını kimse kolaylaştıra-maz; hor ve zelil kıldığına kimse yardım edemez.

O halde ey Rabbim, Muhammed ve âline salat eyle ve lütfunla kutru-luş kapısını yüzüme aç; gücünle üzüntü ve kederin üzerimdeki sultasını kır; şikâyetçi olduğum hususta bana hüsn-ü zanda bulunmayı bağışla; di-lendiğim konuda ihsanının tatlılığını bana tattır; bana kendi katından bir rahmet ve afiyet dolu bir rahatlık ver; bana kendi indinden acil bir kurtuluş yolu belirle; beni gamlanıp kederlenmekle meşgul ederek farzlarını yeri-ne getirmekten, sünnetini uygulamaktan alıkoyma.

Ey Rabbim, artık inen belalara dayanamaz oldum; gelip çatan musi-betlere katlanmaktan üzüntüyle dolup taştım. Sen, duçar olduğum sıkın-tıyı gidermeye, içine düştüğüm durumu ortadan kaldırmaya kadirsin. O halde, hakketmesem de bunu bana yap; ey büyük Arşın sahibi, ey bol nimetlerin sahibi! Senin (her şeye) gücün yeter; ey merhametlilerin en merhametlisi! Âmin, ya Rabbe'l-âlemin.