Kendini terbiye etmek için en iyi yardımcı kanaattir. Gurer’ul Hikem, 3191 İmam Ali (a.s)

Allah’ın Samed Oluşu

Allah’ın Samed Oluşu

Soru

“Allah Samed’dir” cümlesindeki Samed kelimesinin anlamı nedir?

Kısa Cevap

Sözlükler, rivayetler ve müfessirlerin sözlerinde Samed kavramı hakkında birçok anlam zikredilmiştir. Biz burada üç gruba ayrılan örneklerden kısaca bahsedeceğiz:

a) Ragıp, Müfredat’ta şöyle demektedir: Samed, efendi ve büyüklük anlamındadır. Büyük işlerin yapılması için kendisine müracaat edilendir. Bazıları da şöyle demiştir: Samed içi boş olmayan, aksine dolu olan şey anlamındadır.[1]

b) İmam Hüseyin (a.s) bir hadiste Samed için beş anlam belirtmiştir:

1. Samed, büyüklük ve efendiliğin zirvesinde olan kimsedir.

2. Samed, daima ezelî ve ebedî olan zata denir.

3. Samed, içinde boşluk olmayan varlıktır ve içi boş olmayan şey anlamındadır.

4. Samed, yemeyen ve içmeyen kimseye denir.

5. Samed, uyumayan kimsedir.[2]

Bir diğer rivayette ise Samedt’in kendi zatıyla kaim olan ve bir başkasına ihtiyaç duymayan kimse olduğu belirtilmiştir.[3] İmam Ali bin Hüseyin’den (a.s) şöyle nakledilmiştir: Samed, ortağı olmayan, bir şeyi korumada sorun yaşamayan ve hiçbir şeyin kendisinden gizli kalmadığı kimsedir.[4]

Aynı şekilde nakledildiği üzere Basra halkı İmam Hüseyin’e (a.s) bir mektup yollar ve kendisinden Samed’in manasını sorarlar. İmam kendilerine verdiği cevapta şöyle buyurur:

“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Kur’an hakkında bilginiz olmadan tartışma ve mücadeleye girmeyin. Çünkü ben ceddim Allah Resulünden (a.s) şöyle buyurduğunu duydum: Her kim bilgisi olmaksızın söz söylerse, ateşte kendisi için belirlenmiş yere oturması gerekir. Yüce Allah kendisi Samed’i tefsir etmiştir: O doğmamış, doğurulmamıştır ve O’nun bir benzeri yoktur. Evet, Samed olan Allah hiçbir şeyden meydana gelmemiştir, bir şeyde bulunmamakta ve hiçbir şey üzerinde yer almamaktadır. O, eşyaları yaratandır. Her şeyi kendi gücüyle yaratmıştır. Yok olmak için yarattığı şey, yine O’nun iradesiyle yok olur ve beka için yarattığı şey de O’nun ilmiyle baki kalır. İşte bu Samed olan Allah’tır.”[5]

Samed hakkındaki rivayetlerde belirtilen manalar göz önünde bulundurularak tümünün bir hakikate döndüğü hatırlatılmalıdır. O hakikat, hiçbir şeye ihtiyaç duymayan büyüklük ve efendiliktir. Her şey ona ihtiyaç duymaktadır.

c) Allâme Tabatabâî şöyle demektedir: Allah’ın Samed olmasının manası şudur: Her şey zatında, tesirinde ve sıfatlarında Allah’a muhtaçtır ve O her şeyin nihai maksadıdır. Samed kelimesinin manasının kökü kastetmek veya güvenerek kastetmek anlamındadır. Arapça’da “Semedehu, Yesmidihu, Semeden” söylendiği vakit bunun manası “nasara ve yensuru” babında filan şahsa güvenerek onu kastetti veya filan şeyi kastetti manasındadır. Bazı müfessirler sıfat olan bu kelimeyi değişik manalarda tefsir etmişlerdir ve onların çoğu ihtiyaçlarını gidermek için her taraftan kendisine müracaat edilen efendi ve büyük varlık manasına dönmektedir. Bahse konu olan âyette bu mutlak bir şekilde geldiği için belirtilen anlamı vermektedir. O halde Yüce Allah, evrendeki tüm varlıkların bütün ihtiyaçlarında kendisine yöneldikleri efendi ve yüce varlıktır.

Evet, Yüce Allah her şeyin yaratıcısı olduğundan ve varlık sahibi olan her şey varlığını O’ndan aldığından, şey olarak adlandırılan her şey kendi zatî sıfatları ve tesirlerinde Allah’a muhtaçtır. Hakeza ihtiyaçlarını gidermede O’na yönelir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“أَلا لَهُ الْخَلْقُ وَ الْأَمْرُ”[6] ve aynı şekilde mutlak olarak şöyle buyurmuştur: “وَ أَنَّ إِلى‏ رَبِّكَ الْمُنْتَهى”[7]

O halde yüce Allah varlık âleminde tasavvur edilen her ihtiyaçta Samed’dir; yani bir şeyi isteyen herhangi bir varlığın son hedefi O’dur ve onun ihtiyacının giderilmesi ancak Allah vesilesi iledir. Buradan anlaşıldığı üzere Samed kelimesinin başına elif ve lam gelmişse bu özgünlük ifadesinde bulunmak içindir ve sadece yüce Allah’ın mutlak anlamda Samed olduğunu yansıtmaktadır. “Ahad” kelimesinde ise elif ve lam kullanılmamıştır. Çünkü bu kelime ifade ettiği özel anlam itibari ile yüce Allah dışında hiçbir varlık için kullanılamaz. O halde elif ve lam kullanılarak birliğin yüce Allah’a özgü kılınmasının ifade edilmesine gerek duyulmamış veya ahdedilmiş birliğin yansıtılmasına gerek kalmamıştır.[8]

–—


[1]     Ragıb İsfahanî, Müfredat-ı Elfaz-ı Kur’an, c. 1, s. 492, “Samed” kelimesi; Sehahu’l-Lugat, Mecmeu’l-Bahreyn, Cevamiu’l-Cami’i, Gamus-u Kur’an, Nihaye-i İbni Kesîr…

[2]     Meclisî, Muhammed Bâkır, Biharu’l-Envar, c. 3, s. 223, Müessese-i el-Vefa, Beyrut, h.k. 1409.

[3]     a.g.e.

[4]     a.g.e.

[5]     Hürr, Âmulî, Vesailu’ş-Şia, c. 27, s. 189, Müessese-i Âlu’l-Beyt (a.s), Kum, h.k. 1409.

[6]     “Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir..” Â’raf Sûresi, 42.

[7]     “Şüphesiz en son varış Rabbinedir.” Necm Sûresi, 42.

[8]     Tabatabâî, Seyyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 20, s. 388-389, Defter-i İntişarat-ı İslami, Kum, 5. baskı, h.k. 1417.