Zerrabi İsafani Salavatı

Zerrabi İsafani Salavatı

Bu salavât Ebü’l‑Hasan Zarrâb‑ı İsfahânî’ye nisbet edilmektedir. Bu salavâtı Şeyh Tûsî ve Seyyid İbn Tâvûs Cuma günü ikindi vakti yapılacak ameller arasında zikretmişlerdir.

Seyyid İbn Tâvûs şöyle buyurmuştur: “Bu salavât efendimiz Hz. Mehdî’den (Allah onun zuhurunu çabuklaştırsın) rivayet edilmiştir.
Eğer bir mazeret sebebiyle Cuma gününün tesbihat ve zikirlerini okuyamazsan asla bu salavâtı terk etme; çünkü Cenâb‑ı Hak (Cel­le Celâluhû) bizi bu salavâtın fazileti hususunda bilgilendirmiştir.”

Daha sonra Seyyid, bu salavâtın senedini rivayet zincirini ve metnini nakletmiştir.
Ancak Şeyh Tûsî “Misbahü’l‑Müteheccid” adlı eserinde şöyle demektedir:
Bu salavât Hz. Sahibü’z‑Zaman’dan (a.c.) rivayet edilmiştir ve Mekke’de Ebü’l‑Hasan Zarrâb‑ı İsfahânî’nin eline ulaşmıştır. Biz nüshanın özlü olması sebebiyle senedini burada zikretmedik.
O salavât şöyledir:

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَىٰ مُحَمَّدٍ سَيِّدِ الْمُرْسَلِينَ، وَخَاتَمِ النَّبِيِّينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، الْمُنْتَجَبِ فِى الْمِيثَاقِ، الْمُصْطَفىٰ فِى الظِّلالِ، الْمُطَهَّرِ مِنْ كُلِّ آفَةٍ، الْبَرِىءِ مِنْ كُلِّ عَيْبٍ، الْمُؤَمَّلِ لِلنَّجَاةِ، الْمُرْتَجَىٰ لِلشَّفاعَةِ، الْمُفَوَّضِ إِلَيْهِ دِينُ اللّٰهِ، اللّٰهُمَّ شَرِّفْ بُنْيَانَهُ، وَعَظِّمْ بُرْهَانَهُ، وَأَفْلِجْ حُجَّتَهُ، وَارْفَعْ دَرَجَتَهُ، وَأَضِئْ نُورَهُ، وَبَيِّضْ وَجْهَهُ، وَأَعْطِهِ الْفَضْلَ وَالْفَضِيلَةَ، وَالْمَنْزِلَةَ وَالْوَسِيلَةَ، وَالدَّرَجَةَ الرَّفِيعَةَ، وَابْعَثْهُ مَقَاماً مَحْمُوداً يَغْبِطُهُ بِهِ الْأَوَّلُونَ وَالْآخِرُونَ، وَصَلِّ عَلَىٰ أَمِيرِ الْمُؤْمِنِينَ، وَوَارِثِ الْمُرْسَلِينَ، وَقَائِدِ الْغُرِّ الْمُحَجَّلِينَ، وَسَيِّدِ الْوَصِيِّينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، وَصَلِّ عَلَى الْحَسَنِ بْنِ عَلِيٍّ إِمَامِ الْمُؤْمِنِينَ، وَوَارِثِ الْمُرْسَلِينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، وَصَلِّ عَلَى الْحُسَيْنِ بْنِ عَلِيٍّ إِمَامِ الْمُؤْمِنِينَ، ووَارِثِ الْمُرْسَلِينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعالَمِينَ؛

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Allah’ım! Muhammed’e salât eyle, o gönderilmişlerin efendisi, peygamberlerin sonuncusu ve âlemlerin Rabbi’nin delilidir. O “Elest Âlemi”nde Allah’ın seçilmişidir, melekût âleminde onun seçtiğidir. Her türlü âfetten uzak, her kusurdan pâk olan, kurtuluş dileği ondan istenen, şefaat ümidi ondan beklenen kişidir. Allah’ın dinini kendisine emanet ettiği odur.

Allah’ım! Temelini izzet ve şerefle yücelt, delilini büyüt, hüccetini muzaffer kıl, makam ve derecesini yükselt, nurunu parlat, yüzünü ak eyle, ihsanınla onu lütuflara gark et, ona sağlam bir makam, tutunacak vesile ve yüce bir derece ver; onu geçmiş ve gelecek ümmetlerin gıpta ettiği “makam-ı mahmud”a eriştir.

Ve Ali’ye — müminlerin emiri, peygamberlerin vârisi, yüzleri parlak iyilerin önderi, halifelerin efendisi ve âlemlerin Rabbi’nin delili olan — salât eyle.

Ve Hasan bin Ali’ye — müminlerin imamı, peygamberlerin vârisi ve âlemlerin Rabbi’nin delili olan — salât eyle.

Ve Hüseyin bin Ali’ye — müminlerin imamı, peygamberlerin vârisi ve âlemlerin Rabbi’nin delili olan — salât eyle.

وَصَلِّ عَلَىٰ عَلِيِّ بْنِ الْحُسَيْنِ إِمَامِ الْمُؤْمِنِينَ، وَوَارِثِ الْمُرْسَلِينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعالَمِينَ، وَصَلِّ عَلَىٰ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِيٍّ إِمَامِ الْمُؤْمِنِينَ، وَوَارِثِ الْمُرْسَلِينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعالَمِينَ، وَصَلِّ عَلىٰ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ إِمَامِ الْمُؤْمِنِينَ، وَوَارِثِ الْمُرْسَلِينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعالَمِينَ، وَصَلِّ عَلَىٰ مُوسَى بْنِ جَعْفَرٍ إِمَامِ الْمُؤْمِنِينَ، وَوَارِثِ الْمُرْسَلِينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعالَمِينَ، وَصَلِّ عَلَىٰ عَلِيِّ بْنِ مُوسىٰ إِمَامِ الْمُؤْمِنِينَ، وَوَارِثِ الْمُرْسَلِينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعالَمِينَ، وَصَلِّ عَلىٰ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِيٍّ إِمَامِ الْمُؤْمِنِينَ، وَوَارِثِ الْمُرْسَلِينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعالَمِينَ، وَصَلِّ عَلَىٰ عَلِيِّ بْنِ مُحَمَّدٍ إِمَامِ الْمُؤْمِنِينَ، وَوَارِثِ الْمُرْسَلِينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعالَمِينَ، وَصَلِّ عَلَى الْحَسَنِ بْنِ عَلِيٍّ إِمَامِ الْمُؤْمِنِينَ، وَوَارِثِ الْمُرْسَلِينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعالَمِينَ، وَصَلِّ عَلَى الْخَلَفِ الْهادِى الْمَهْدِيِّ إِمَامِ الْمُؤْمِنِينَ، وَوَارِثِ الْمُرْسَلِينَ، وَحُجَّةِ رَبِّ الْعالَمِينَ؛

Müminlerin önderi, Resullerin varisi ve âlemlerin Rabbinin delili olan Ali bin Hüseyin’e salat olsun ve Müminlerin önderi, Resullerin varisi ve âlemlerin Rabbinin delili olan Muhammed bin Ali’ye salat olsun ve Müminlerin önderi, Resullerin varisi ve âlemlerin Rabbinin delili olan Cafer bin Muhammed’e salat olsun ve Müminlerin önderi, Resullerin varisi ve âlemlerin Rabbinin delili olan Musa bin Cafer’e salat olsun ve Müminlerin önderi, Resullerin varisi ve âlemlerin Rabbinin delili olan Ali bin Musa’ya salat olsun ve Müminlerin önderi, Resullerin varisi ve âlemlerin Rabbinin delili olan Muhammed bin Ali’ye salat olsun ve Müminlerin önderi, Resullerin varisi ve âlemlerin Rabbinin delili olan Ali bin Muhammed’e salat olsun ve Müminlerin önderi, Resullerin varisi ve âlemlerin Rabbinin delili olan Hasan bin Ali’ye salat olsun; ve Peygamberlerin ve İmamların hatırasına ve hidayet bulanların rehberine, Müminlerin önderi, Resullerin varisi ve âlemlerin Rabbinin delili olanlara salat olsun!

اللّٰهُمَّ صَلِّ عَلىٰ مُحَمَّدٍ وَأَهْلِ بَيْتِهِ الْأَئِمَّةِ الْهَادِينَ، الْعُلَماءِ الصَّادِقِينَ، الْأَبْرَارِ الْمُتَّقِينَ، دَعَائِمِ دِينِكَ، وَأَرْكَانِ تَوْحِيدِكَ، وَتَراجِمَةِ وَحْيِكَ، وَحُجَجِكَ عَلَىٰ خَلْقِكَ، وَخُلَفَائِكَ فِى أَرْضِكَ، الَّذِينَ اخْتَرْتَهُمْ لِنَفْسِكَ، وَاصْطَفَيْتَهُمْ عَلَىٰ عِبَادِكَ، وَارْتَضَيْتَهُمْ لِدِينِكَ، وَخَصَصْتَهُمْ بِمَعْرِفَتِكَ، وَجَلَّلْتَهُمْ بِكَرَامَتِكَ، وَغَشَّيْتَهُمْ بِرَحْمَتِكَ، وَرَبَّيْتَهُمْ بِنِعْمَتِكَ، وَغَذَّيْتَهُمْ بِحِكْمَتِكَ، وَأَلْبَسْتَهُمْ نُورَكَ، وَرَفَعْتَهُمْ فِى مَلَكُوتِكَ، وَحَفَفْتَهُمْ بِملائِكَتِكَ، وَشَرَّفْتَهُمْ بِنَبِيِّكَ، صَلَوَاتُكَ عَلَيْهِ وَ آلِهِ؛

Allah’ım! Muhammed’e ve onun ehline salât (dua ve rahmet) gönder. O hidayet önderlerine ve doğru sözlü alimlere, takva sahibi salihlere, senin dininin direkleri, tevhidinin temelleri ve vahyinin açıklayıcıları olanlara, kulların üzerindeki hüccetlerin (delillerin) ve yeryüzündeki haleflerin olanlara; onları bizzat kendin seçtiğin, kulların arasından tercih ettiğin, dinin için beğendiğin, kendini tanımayla onlara özel kıldığın, kendi kereminle şereflendirdiğin, rahmetinle kucakladığın, nimetinle büyüttüğün, hikmetinle onları beslediğin, nur elbiselerini üzerlerine giydirdiğin, melekûtunda makamlarını yücelttiğin, meleklerinin örtüsü ve himayesi altına aldığın ve peygamberinin (sana salât ve selam olsun ona ve ehline) varlığıyla onlara üstünlük ve fazilet bahşettiğin o kişilere salât eyle.

اللّٰهُمَّ صَلِّ عَلىٰ مُحَمَّدٍ وَ عَلَيْهِمْ، صَلَاةً زَاكِيَةً نَامِيَةً كَثِيرَةً دَائِمَةً طَيِّبَةً، لَايُحِيطُ بِهَا إِلّا أَنْتَ، وَلَا يَسَعُهَا إِلّا عِلْمُكَ، وَلَا يُحْصِيهَا أَحَدٌ غَيْرُكَ . اللّٰهُمَّ وَصَلِّ عَلَىٰ وَلِيِّكَ الُْمحْيِى سُنَّتَكَ، الْقَائِمِ بِأَمْرِكَ، الدَّاعِى إِلَيْكَ، الدَّلِيلِ عَلَيْكَ، حُجَّتِكَ عَلَىٰ خَلْقِكَ، وَخَلِيفَتِكَ فِى أَرْضِكَ، وَشَاهِدِكَ عَلَىٰ عِبَادِكَ . اللّٰهُمَّ أَعِزَّ نَصْرَهُ، وَمُدَّ فِى عُمْرِهِ، وَزَيِّنِ الْأَرْضَ بِطُولِ بَقائِهِ . اللّٰهُمَّ أَكْفِهِ بَغْىَ الْحَاسِدِينَ، وَأَعِذْهُ مِنْ شَرِّ الْكَائِدِينَ، وَازْجُرْ عَنْهُ إِرَادَةَ الظَّالِمِينَ، وَخَلِّصْهُ مِنْ أَيْدِى الْجَبَّارِينَ؛

Allah’ım! Muhammed’e ve ailesine salat et; öyle bir salat ki, temiz, artan, bol, sürekli ve hoş olsun; öyle ki, sadece sen ona ihata eyleyesin, sadece senin ilmin onu kapsasın ve sadece sen onu sayabilesin. Allah’ım! Senin yolunun canlandırıcısı, hükmünün uygulayıcısı, sana davet eden, varlığına rehberlik eden, yarattıkların üzerindeki hüccetin, yeryüzündeki halifen ve kulların üzerine şahidin olan veline salat et. Allah’ım! Yardımını güçlendir, ömrünü uzat ve yeryüzünü onun bakiliğinin uzunluğuyla süsle. Allah’ım! Onu hasetçilerin zulmünden koru, hilekarların şerrinden emin eyle, zalimlerin iradesini ondan uzaklaştır ve zorbaların elinden onu kurtar;

اللّٰهُمَّ أَعْطِهِ فِى نَفْسِهِ وَذُرِّيَّتِهِ وَشِيعَتِهِ وَرَعِيَّتِهِ وَخَاصَّتِهِ وَعَامَّتِهِ وَعَدُوِّهِ وَجَمِيعِ أَهْلِ الدُّنْيا مَا تُقِرُّ بِهِ عَيْنَهُ، وَتَسُرُّ بِهِ نَفْسَهُ، وَبَلِّغْهُ أَفْضَلَ مَا أَمَّلَهُ فِى الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ، إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ . اللّٰهُمَّ جَدِّدْ بِهِ مَا امْتَحىٰ مِنْ دِينِكَ، وَأَحْىِ بِهِ مَا بُدِّلَ مِنْ كِتَابِكَ، وَأَظْهِرْ بِهِ مَا غُيِّرَ مِنْ حُكْمِكَ، حَتَّىٰ يَعُودَ دِينُكَ بِهِ وَعَلَىٰ يَدَيْهِ غَضّاً جَدِيداً خَالِصاً مُخْلَصاً، لَاشَكَّ فِيهِ، وَلَا شُبْهَةَ مَعَهُ، وَلَا بَاطِلَ عِنْدَهُ، وَلَا بِدْعَةَ لَدَيْهِ . اللّٰهُمَّ نَوِّرْ بِنُورِهِ كُلَّ ظُلْمَةٍ، وَهُدَّ بِرُكْنِهِ كُلَّ بِدْعَةٍ، وَاهْدِمْ بِعِزِّهِ كُلَّ ضَلالَةٍ، وَاقْصِمْ بِهِ كُلَّ جَبَّارٍ، وَأَخْمِدْ بِسَيْفِهِ كُلَّ نارٍ، وَأَهْلِكْ بِعَدْلِهِ جَوْرَ كُلِّ جَائِرٍ، وَأَجْرِ حُكْمَهُ عَلَىٰ كُلِّ حُكْمٍ، وَأَذِلَّ بِسُلْطانِهِ كُلَّ سُلْطَانٍ؛

Allah’ım! Ona, kendisi ve çocukları, takipçileri, halkı ve özel yarenleri için, emirlerine uyan herkes için ve düşmanları ile dünya üzerindeki tüm insanlara, gözlerini aydınlatacak ve kalbini sevindirecek şeyler ihsan et. Onu dünyada ve ahirette en yüksek arzularına ulaştır. Şüphesiz ki, sen her şeye güç yetirirsin.

Allah’ım! Onun eliyle dininden unutulmuş olanı yenile ve kitabının anlamlarından değişmiş olanı dirilt. Hükümlerinin bozulmuş olanlarını açığa çıkar ki, dinin onun vasıtasıyla taze, yeni, saf ve katışıksız hale gelsin. Öyle ki, içinde hiçbir şüphe kalmasın ve ona dair bir tereddüt olmasın; batıl ve bid’at de onunla birlikte olmasın.

Allah’ım! Her karanlığı onun nuru ile aydınlat, sabitliği ile her bid’ati yık, dayanıklılığı ile her sapıklığı ortadan kaldır. Onun eliyle her zorbanın boynunu kır ve her kargaşanın ateşini onun kılıcıyla söndür. Her zalimin zulmünü onun adaleti ile yok et ve emrini her emre galip kıl; her saltanatı onun saltanatına küçült.

اللّٰهُمَّ أَذِلَّ كُلَّ مَنْ نَاوَاهُ، وَأَهْلِكْ كُلَّ مَنْ عَادَاهُ، وَامْكُرْ بِمَنْ كَادَهُ، وَاسْتَأْصِلْ مَنْ جَحَدَهُ حَقَّهُ، وَاسْتَهَانَ بِأَمْرِهِ، وَسَعَىٰ فِى إِطْفَاءِ نُورِهِ، وَأَرَادَ إِخْمَادَ ذِكْرِهِ . اللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَىٰ مُحَمَّدٍ الْمُصْطَفىٰ، وَعَلِيٍّ الْمُرْتَضىٰ، وَفاطِمَةَ الزَّهْراءِ، وَالْحَسَنِ الرِّضا، وَالْحُسَيْنِ الْمُصَفَّىٰ، وَجَمِيعِ الْأَوْصِيَاءِ مَصَابِيحِ الدُّجَىٰ، وَأَعْلامِ الْهُدَىٰ، وَمَنَارِ التُّقَىٰ، وَالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىٰ، وَالْحَبْلِ الْمَتِينِ، والصِّراطِ الْمُسْتَقِيمِ، وَصَلِّ عَلَىٰ وَ لِيِّكَ وَوُلَاةِ عَهْدِكَ، وَالْأَئِمَّةِ مِنْ وُلْدِهِ، وَمُدَّ فِى أَعْمارِهِمْ، وَزِدْ فِى آجالِهِمْ، وَبَلِّغْهُمْ أَقْصَىٰ آمالِهِمْ دِيناً وَدُنْيا وَآخِرَةً، إِنَّكَ عَلىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِْيرٌ.

Allah’ım! Onun peşine düşenleri zillete uğrat, ona düşmanlık edenleri helak et. Onunla hile yapanları cezalandır ve hakkını inkâr eden, emirlerini hafife alan, nurunu söndürmeye çalışanları kökünden söküp at.

Allah’ım! Muhammed Mustafa’ya, Ali Murtaza’ya, Fatıma-i Zehra’ya, Hasan’ın rızasına, Hüseyin’in paklığına ve karanlıkların aydınlatıcıları, hidayet alametleri, takva meşaleleri olan tüm haleflerine salat ve selam eyle. Senin ahdine bağlı olan velilere ve imamlara selam gönder; onların ömrünü uzat, hayatlarına bereket ver ve dini, dünyevi ve uhrevi en yüksek arzularına ulaştır. Çünkü sen her şeye güç yetirirsin.

Türkçe Okunuşu

Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm. Allâhumme salli alâ Muhammedin seyyidi’l-murselîn, ve hâtemi’n-nebiyyîn, ve hucceti Rabbi’l-âlemîn,el-muntecebi fi’l-mîsâk, el-mustafâ fi’z-zilâl, el-mutahhari min kulli âfetin, el-berî-i min kulli ayb, el-mu‘ammeli li’n-necât, el-murteca li’ş-şefâa, el-mufavvadi ileyhi dînu’llâh. Allâhumme şerrif bunyânehû, ve az˛z˛im burhânehû, ve eflic huccetehû, verfa‘ derecetehû, ve ad˛i’ nûrehû, ve bey˙yid vachehû, ve a‘ti’hi’l-fadla ve’l-fadîleh, ve’l-menzilete ve’l-vesîleh,
ve’d-derecete’r-refî‘ah, veb‘as˛hû mekâmen mahmûden yağbituhu bihî’l-evvelûne ve’l-âhirûn. Ve salli alâ emîri’l-mu’minîn,ve vârisi’l-murselîn, ve kâ’idi’l-gurri’l-muhaccelîn, ve seyyidi’l-vasiyyîn,
ve hucceti Rabbi’l-âlemîn.Ve salli alâ’l-Haseni bni Aliyyin imâmi’l-mu’minîn, ve vârisi’l-murselîn, ve hucceti Rabbi’l-âlemîn.Ve salli alâ’l-Huseyni bni Aliyyin imâmi’l-mu’minîn, ve vârisi’l-murselîn,
ve hucceti Rabbi’l-âlemîn.

Ve sallî alâ Aliyyi b. el-Hüseyni imâmi’l-mu’minîne, ve vârisi’l-mürselîne, ve hucceti Rabbi’l-âlemîn. Ve sallî alâ Muhammedi b. Aliyyin imâmi’l-mu’minîne, ve vârisi’l-mürselîne, ve hucceti Rabbi’l-âlemîn. Ve sallî alâ Ca’feri b. Muhammedin imâmi’l-mu’minîne, ve vârisi’l-mürselîne, ve hucceti Rabbi’l-âlemîn. Ve sallî alâ Mûsâ b. Ca’ferin imâmi’l-mu’minîne, ve vârisi’l-mürselîne, ve hucceti Rabbi’l-âlemîn. Ve sallî alâ Aliyyi b. Mûsâ imâmi’l-mu’minîne, ve vârisi’l-mürselîne, ve hucceti Rabbi’l-âlemîn. Ve sallî alâ Muhammedi b. Aliyyin imâmi’l-mu’minîne, ve vârisi’l-mürselîne, ve hucceti Rabbi’l-âlemîn. Ve sallî alâ Aliyyi b. Muhammedin imâmi’l-mu’minîne, ve vârisi’l-mürselîne, ve hucceti Rabbi’l-âlemîn. Ve sallî alâ’l-Haseni b. Aliyyin imâmi’l-mu’minîne, ve vârisi’l-mürselîne, ve hucceti Rabbi’l-âlemîn. Ve sallî alâ’l-Halefi’l-Hâdî’l-Mehdiyyi imâmi’l-mu’minîne, ve vârisi’l-mürselîne, ve hucceti Rabbi’l-âlemîn.

Allahümme salli ‘alâ Muhammedin ve ehli beytihil eimmetil hâdîn, el ulemâissâdıkîn, el ebrâril müttakîn, deâimî dînik, ve erkâni tevhîdik, ve terâcimeti vahyik, ve hucecike ‘alâ halkik, ve hulafâike fî ardik, ellezîne’htartethüm li nefsik, vastafaytethüm ‘alâ ‘ibâdik, vertadaytethüm lidînik, ve hasasstethüm bi ma’rifetik, ve celleltethüm bikarâmetik, ve ghasseytehüm bi rahmetik, ve rabbeytehüm bi ni’metik, ve ghazzeytehüm bi hikmetik, ve elbestethüm nûrak, ve rafa’tehüm fî melekûtik, ve hafeftethüm bi melâiketike, ve şeraftehüm bi nebiyyik, salavâtuke ‘aleyhi ve âlih.

Allahümme salli ‘alâ Muhammedin ve ‘aleyhim, salâten zâkiyeten nâmiyeten kesîreten dâimeten tayyibeten, lâ yuhîtü bihâ illâ ente, ve lâ yes’uha illâ ‘ilmuke, ve lâ yuhsîhâ ehadün ğayruk. Allahümme ve salli ‘alâ veliyyikel muhyî sünneteke,’l-kâimi bi emrike,’d-dâ’î ileyke,’d-delîli ‘aleyke, hücceteke ‘alâ halkıke, ve halîfeteke fî ardıke, ve şâhidike ‘alâ ‘ibâdike. Allahümme e’izz nasrahu, ve müdde fî ‘umrihi, ve zeyyini’l-arda bi tulü beqâ’ih. Allahümme ekfihî bağye’l-hâsidin, ve a’ızhu min şerril kâidîn, vezcür ‘anhu irâdetez zâlimîn, ve hallıshü min eydî’l-cebbârîn.

Allahumma a‘ṭihi fî nafsihi, ve zurriyyatihī, ve şi‘atihi, ve ra‘iyyetihi, ve hāssatihī, ve ‘āmmetihī, ve ‘aduvvihi, ve cemî‘i ehli’d-dünya ma tuqirru bihi ‘aynahu, ve tesurru bihi nafsahu, ve belliğhu efdala mā emmalahu fi’d-dünyâ vel-âhırah, inneke ‘alā kulli şey’in kadir.Allāhumma caddid bihî ma’umteha min dinik, ve ahyi bihi ma buddile min kitabik, ve azhir bihī mā guyyire min hükmik, hattâ ya‘ūda dînuke bihî ve ‘alâ yedeyhi gaddan cedıdan, hâliṣan muhlisan, lā şekke fîh, ve lâ şübhete ma‘ah, ve lâ bâṭile ‘indehu, ve lâ bid‘ate ledeyh.Allâhumme navvir bi-nūrihî kulla zulmetin, ve hudde bi-ruknihī kulle bid‘atin, vehdim bi-‘izzihî kulle dalâletin, vakṣim bihī kulla cebbâr, ve ahmid bi-seyfihî kulle nar, ve ehlik bi-‘adlihî cevra kulli jâ’ir, ve ecri hükmehu ‘alâ kulli hükmin, ve ezill bi-sulṭânihî kulle sulṭân.

Allâhümme ezillı külle men nâvâh, ve ehlik külle men ādāh, vemkur men kâdeh, vestasıl men cehadahü hakkehü, vestehāne bi emrih, ve sa’â fî itfâi nûrih, ve erāde ihmāde zikrih. Allâhümme selli alâ Muhammedinil Mustafâ, ve Aliyyinil Murtaza, ve Fâtımetez Zehrâ, vel Hasenir Rizâ, vel Hüseynil Musaffâ, ve cemîl evsiyāi mesâbîhid-ducâ, ve a’lāmil-hudâ, ve menârit-tukā, vel urvetil vuskâ, vel hablîl metîn, ves-sıratıl müstekîm, ve selli alâ veliyye-ke ve vulāti ahdik, vel eimmeteti min vuldih, ve müddi fî a’mârihim, ve zid fî âcâlihim, ve bellighüm akşâ âmâlihim dînen ve dünyâ ve âhireten, inneke alâ külli şey’in kadîr.