Şüphesiz ben Muhammed’in (s.a.a) kölelerinden biriyim. et-Tevhid, 174/3 İmam Ali (a.s)

Peygamber (s.a.a) ‘in Tevazusu

Peygamber (s.a.a) ‘in Tevazusu

Allah'ın Rasûlü (s.a.a) o derece mütevazı idi ki fakirler ile oturur, onlarla birlikte yemek yer ve şöyle buyururdu: "Ben de Allah'ın kuluyum, kullar gibi yiyor, kullar gibi oturuyorum."

Zeyd Şehham, imam Cafer Sadık (a.s) 'dan şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Allah Taala Hz. Muhammed (s.a.a)'i peygamberliğe seçtiği andan o hazretin vefatına dek Peygamber (s.a.a) bir şeye dayanarak yemek yemedi, fakirler gibi yemek yiyor, onlar gibi de oturuyordu.

Zeyd şöyle diyor: Sordum "niçin böyle yapıyordu?" İmam Cafer Sadık (a.s) buyurdu: Allah’u Teala'nın karşısında tevazu için."

Bihar'ul-Envar", 16. Cilt, s.: 261.

Başka bir hadiste İmam Cafer Sadık (a.s) buyuruyor:

"Peygamber (s.a.a) hangi eve gitseydi yukarı başa geçmez, öyle kapının yanında otururdu." "Usul-u kafi", El işre kitabı, 6. hadis.

Merhum Deylemi "İrşadul-kulûb" kitabında şöyle yazıyor: "Allah Rasûlü (s.a.a) ayakkabısına ve elbisesine kendisi yama yapardı. Koyunları kendisi sağardı, hizmetçilerle beraber yemek yerdi. Kuru yerde otururdu, ulağa binerdi, çoğu zaman başkalarını da kendi yerinde oturturdu. Evi için kendisi alışveriş yapardı. Hiçbir mahcubiyet çekmeden aldıklarını kendisi eve götürürdü, herkesle – ister büyük, ister küçük, fakir veya zengin – el ile buluşur ve buluştuğu kişi elini çekmeden Peygamber (s.a.a) elini çekmezdi. Karşısına çıkan herkese – büyüklü küçüklü – selam verirdi, kim o Hazreti sofrasına davet etseydi fakir sofrası olsaydı bile, sofrada birkaç hurma olmasına rağmen onların davetini kabul ederdi."

İrşadul-kulûb", 2. cilt, s.: 74.

Şeyh Saduk, İmam Muhammed Bakır (a.s)'dan Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakleder: "Beş şeyden el çekmem: kölelerle beraber yemek yemekten, palan ulağa binmekten, keçiyi kendi elimle sağmaktan, yün elbise giyinmekten, çocuklara selam vermekten…"

"Emali" müellif: Şeyh Saduk, 17-si meclis, hadis 2.

Rivayet olunur ki, Peygamber (s.a.a) seferde idi, yemek için bir koyun kesilmesini emretti. Ashaptan biri: Onu kesmek bana ait. Başkası; derisini yüzmek de bana ait.  Başka biri de; pişirmek de bana ait, dedi. Böylece herkes bir işi kendisi üstlendi. Resûl-i Ekrem (s.a.a) buyurdu: Öyle ise ocağı yakmak için odun toplamak da bana ait dedi. Ashabı dedi ki: Ey Allah'ın Resulü, biz kendimiz odun topları, sizin zahmet çekmenize gerek yok. Hazret (s.a.a) buyurdu: Biliyorum, ama kendimi sizden üstün saymak istemiyorum, çünkü Allah’u Teala kendini başkalarından üstün sayan kulundan hoşlanmaz.”‌

Müntehal-amal", 1. cilt, s. 18.

Bir kişi Hz Peygamber (s.a.a) için süt ve bal getirmişti. Allah Rasûlü (s.a.a) şöyle buyurdu: "Bunların birinin olduğu yerde öbürüne gerek yok. Ben bunların ikisini birlikte yiyemem, bu işi başkalarına haram etmiyorum, ben sadece Allah için mütevazı olmak için böyle yapıyorum. Çünkü kim Allah Teala'nın karşısında mütevazı ve baş aşağı olursa Allah onu yüceltir. Ama kim büyüklük ve gurur taslarsa Allah Teala onu alçaltır."

"Tuhfetul-ukul"

Peygamber (s.a.a) oturduğu meclisin yukarı-aşağısı olmazdı, herkes dairevari otururdu. Enes b. Malik anlatıyor: "Biz Peygamber (s.a.a)'in yanına gittiğimizde orada dairevari otururduk."

Ebuzer Ğeffari’den rivayet etmiştir ki, Allah Rasûlü (s.a.a) mütevazi ve çok basit şekilde ashabı ile otururdu. Yabancı bir şahıs içeri girseydi ve sahabeler Peygamber (s.a.a)'i göstermeseydi, o kimse oturanların hangisinin Peygamber (s.a.a) olduğunu bilmezdi. Biz Hz Peygamber (s.a.a)'den rica ettik, başkaları onu tanısınlar diye onun için bir yer düzeltelim. Hazretin rızasını elde ettikten sonra taş ve kil ile bir yer düzelttik. Allah'ın elçisi taşın üstünde oturdu ve biz de onun etrafına toplandık.

"Sünenün-Nebi", s.: 53.

Ebu'l-Feth Razi kendi tefsirinde şöyle yazıyor: "Peygamber (s.a.a) şöyle bir dua ederdi: İlahi, beni fakirler gibi yaşat, fakirler gibi öldür, kıyamet günü Fakirlerle beraber dirilt!"

İmam Muhammed Bakır (a.s) buyuruyor: "

Bir melek Peygamber (s.a.a) 'in yanına gelip dedi ki: Allah’u Teâlâ iki şeyden biri seçmeyi senin sana bırakmıştır, hangisini istiyorsun seç. Birincisi şudur ki, hem mütevazı, hem de elçi olasan. O biri de şudur ki, Süleyman (a.s) gibi kral ve peygamber olasan. Peygamber (s.a.a) Cebrail (a.s)’a baktı ve o da ima ile tevazu gösterdi. Peygamber (s.a.a) buyurdu: Ben alçakgönüllülükle peygamberliği seçiyorum." "Bihar'ul-Envar", 18. cilt, s.: 334; "Usul-u kafi" Tevazu fesli, hadis 5."

“Mekârimü'l-ahlak" kitabında Peygamber (s.a.a)'in hayatı hakkında Ebu Said Hudri rivayet ediyor ki, Allah Rasûlü (s.a.a) perde arkasındaki kızlardan da hayâlı idi. Öyle ki, eğer bir şeyden hoşlansaydı o saatte bilinirdi (daha demeye gerek kalmazdı).

"Sünenün-Nebi", s. 23.