Ahd Duası

Ahd Duası

Ahd Duası (Arapça: دعاء العهد); İmam Sadık’tan (a.s.) nakledilmiş ve İmam Mehdi (a.f.) ile biat yenileme üzerinedir. Bu dua İmam Zaman’ın (a.f.) gaybeti döneminde okunması önemle tavsiye edilen dualardan biridir. Ayrıca bu duayı kırk sabah okuyan kimsenin, İmam Mehdi’nin (a.f.) yarenlerinden olacağı rivayet edilmiştir.

بِسْمِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

اَللَّهُمَّ رَبَّ النُّورِ الْعَظِیمِ وَ رَبَّ الْکرْسِی الرَّفِیعِ وَ رَبَّ الْبَحْرِ الْمَسْجُورِ وَ مُنْزِلَ التَّوْرَاةِ وَ الْإِنْجِیلِ وَ الزَّبُورِ وَ رَبَّ الظِّلِّ وَ الْحَرُورِ وَ مُنْزِلَ الْقُرْآنِ [الْفُرْقَانِ] الْعَظِیمِ وَ رَبَّ الْمَلائِکةِ الْمُقَرَّبِینَ وَ الْأَنْبِیاءِ [وَ] الْمُرْسَلِینَ اللَّهُمَّ إِنِّی أَسْأَلُک بِوَجْهِک [بِاسْمِک] الْکرِیمِ وَ بِنُورِ وَجْهِک الْمُنِیرِ وَ مُلْکک الْقَدِیمِ یا حَی یا قَیومُ أَسْأَلُک بِاسْمِک الَّذِی أَشْرَقَتْ بِهِ السَّمَاوَاتُ وَ الْأَرَضُونَ وَ بِاسْمِک الَّذِی یصْلَحُ بِهِ الْأَوَّلُونَ وَ الْآخِرُونَ یا حَیا قَبْلَ کلِّ حَی وَ یا حَیا بَعْدَ کلِّ حَی وَ یا حَیا حِینَ لا حَی یا مُحْیی الْمَوْتَی وَ مُمِیتَ الْأَحْیاءِ یا حَی لا إِلَهَ إِلا
أَنْتَ

Allah’ım! -Ey- yüce nurun Rabb’i! Ey yüksek kürsünün Rabb’i! Ey kaynayan denizin Rabb’i! -Ey- Tevrat, İncil ve Zebur’u indiren! -Ey- gölgenin ve sıcak -güneşin- Rabb’i! -Ey- yüce Kur’an’ın Rabb’i! -Ey- mukarreb meleklerin, peygamber ve elçilerin Rabb’i! Allah’ım! Kerim ismin hürmetine, her şeyi nurlandıran yüzünün nuru ve kadim mülkünün hürmetine senden istiyorum. Ey diri, ey kayyum! Göklerin ve yerin kendisiyle ışıklandığı ismin hürmetine, öncekilerle sonrakileri kendisiyle ıslah ettiğin isminin hakkı için senden istiyorum. Ey her diriden önce diri. Ey her diriden sonra diri. Ey hiçbir diri olmadığı zaman diri olan. Ey ölüleri dirilten. Ey dirileri öldüren. Ey kendisinden başka ilâh olmayan diri!

اللَّهُمَّ بَلِّغْ مَوْلانَا الْإِمَامَ الْهَادِی الْمَهْدِی الْقَائِمَ بِأَمْرِک صَلَوَاتُ اللَّهِ عَلَیهِ وَ عَلَی آبَائِهِ الطَّاهِرِینَ عَنْ جَمِیعِ الْمُؤْمِنِینَ وَ الْمُؤْمِنَاتِ فِی مَشَارِقِ الْأَرْضِ وَ مَغَارِبِهَا سَهْلِهَا وَ جَبَلِهَا وَ بَرِّهَا وَ بَحْرِهَا وَ عَنِّی وَ عَنْ وَالِدَی مِنَ الصَّلَوَاتِ زِنَةَ عَرْشِ اللَّهِ وَ مِدَادَ کلِمَاتِهِ وَ مَا أَحْصَاهُ عِلْمُهُ [کتَابُهُ] وَ أَحَاطَ بِهِ کتَابُهُ [عِلْمُهُ] اللَّهُمَّ إِنِّی أُجَدِّدُ لَهُ فِی صَبِیحَةِ یوْمِی هَذَا وَ مَا عِشْتُ مِنْ أَیامِی عَهْدا وَ عَقْدا وَ بَیعَةً لَهُ فِی عُنُقِی لا أَحُولُ عَنْهَا وَ لا أَزُولُ أَبَدا اللَّهُمَّ اجْعَلْنِی مِنْ أَنْصَارِهِ وَ أَعْوَانِهِ وَ الذَّابِّینَ عَنْهُ وَ الْمُسَارِعِینَ إِلَیهِ فِی قَضَاءِ حَوَائِجِهِ [وَ الْمُمْتَثِلِینَ لِأَوَامِرِهِ] وَ الْمُحَامِینَ عَنْهُ وَ السَّابِقِینَ إِلَی إِرَادَتِهِ وَ الْمُسْتَشْهَدِینَ بَینَ یدَیهِ اللَّهُمَّ إِنْ حَالَ بَینِی وَ بَینَهُ الْمَوْتُ الَّذِی جَعَلْتَهُ عَلَی عِبَادِک حَتْما مَقْضِیا،

Allah’ım! Hidayet edici, hidayet üzere olan ve senin emrine kıyam edici imam olan mevlamıza -rahmetin onun ve tertemiz babalarının üzerine olsun- yeryüzünün doğularında ve batılarındaki, çölünde ve dağındaki, karasında ve denizindeki bütün mümin erkek ve kadınlardan, benden ve anam-babamdan Allah’ın arşının ağırlığınca ve kelimelerinin çekimince, ilminin sayımınca ve -varlık- kitabının kapsamınca rahmet eyle
Allah’ım! Ben, bugünün sabahında ve yaşadığım sürece onun üzerimdeki ahdini, akdini ve biatini yeniliyorum. Hiçbir zaman ondan vazgeçmeyeceğim ve onu zail etmeyeceğim.

Allah’ım! Beni onun ensarından ve yardımcılarından, onu savunanlardan, hacetlerini yerine getirmeye koşanlardan, emirlerine itaat edenlerden, onu destekleyenlerden, isteği doğrultusunda diğerlerinden öne geçenlerden ve huzurunda şehadete erişenlerden eyle

اللَّهُمَّ إِنْ حَالَ بَینِی وَ بَینَهُ الْمَوْتُ الَّذِی جَعَلْتَهُ عَلَی عِبَادِک حَتْما مَقْضِیا،
فَأَخْرِجْنِی مِنْ قَبْرِی مُؤْتَزِرا کفَنِی شَاهِرا سَیفِی مُجَرِّدا قَنَاتِی مُلَبِّیا دَعْوَةَ الدَّاعِی فِی الْحَاضِرِ وَ الْبَادِی اللَّهُمَّ أَرِنِی الطَّلْعَةَ الرَّشِیدَةَ وَ الْغُرَّةَ الْحَمِیدَةَ وَ اکحُلْ نَاظِرِی بِنَظْرَةٍ مِنِّی إِلَیهِ وَ عَجِّلْ فَرَجَهُ وَ سَهِّلْ مَخْرَجَهُ وَ أَوْسِعْ مَنْهَجَهُ وَ اسْلُک بی‌مَحَجَّتَهُ وَ أَنْفِذْ أَمْرَهُ وَ اشْدُدْ أَزْرَهُ وَ اعْمُرِ اللَّهُمَّ بِهِ بِلادَک وَ أَحْی بِهِ عِبَادَک فَإِنَّک قُلْتَ وَ قَوْلُک الْحَقُّ ظَهَرَ الْفَسَادُ فِی الْبَرِّ وَ الْبَحْرِ بِمَا کسَبَتْ أَیدِی النَّاسِ

Allah’ım! Eğer benimle onun arasında kulların için kesin kıldığın ve takdir ettiğin ölüm engel oluşturursa, beni kefenimi kendime gömlek yaparak, kılıcımı kınından çıkararak, mızrağımı elime almış bir şekilde, -hakka- davet edenin şehirde ve diyardakilere yönelen davetine ‘‘lebbeyk’’ diyerek mezarımdan dışarı çıkar

Allah’ım! O değerli yüzü ve beğenilmiş parlaklığı bana göster. Ona bir bakışla gözüme -nur ve ebediyet- sürmesi sür. Zuhurunu çabuklaştır, çıkışını kolaylaştır, yolunu genişlet, beni onun hüccetli yolunda yürüt, emrini geçerli kıl ve sırtını güçlendir
Allah’ım! Onunla beldelerini bayındırlaştır ve onunla kullarını dirilt. Sen buyurdun ki -senin sözün haktır-: “Karada ve denizde insanların ellerinin kazandığı fesat zuhur etti”

فَأَظْهِرِ اللَّهُمَّ لَنَا وَلِیک وَ ابْنَ بِنْتِ نَبِیک الْمُسَمَّی بِاسْمِ رَسُولِک
حَتَّی لا یظْفَرَ بِشَیءٍ مِنَ الْبَاطِلِ إِلا مَزَّقَهُ وَ یحِقَّ الْحَقَّ وَ
یحَقِّقَهُ وَ اجْعَلْهُ اللَّهُمَّ مَفْزَعا لِمَظْلُومِ عِبَادِک وَ نَاصِرا لِمَنْ لا یجِدُ لَهُ نَاصِرا غَیرَک وَ مُجَدِّدا لِمَا عُطِّلَ مِنْ أَحْکامِ کتَابِک وَ مُشَیدا لِمَا وَرَدَ مِنْ أَعْلامِ دِینِک وَ سُنَنِ نَبِیک صَلَّی اللَّهُ عَلَیهِ وَ آلِهِ وَ اجْعَلْهُ اللَّهُمَّ مِمَّنْ حَصَّنْتَهُ مِنْ بَأْسِ الْمُعْتَدِینَ اللَّهُمَّ وَ سُرَّ نَبِیک مُحَمَّدا صَلَّی اللَّهُ عَلَیهِ وَ آلِهِ بِرُؤْیتِهِ وَ مَنْ تَبِعَهُ عَلَی دَعْوَتِهِ وَ ارْحَمِ اسْتِکانَتَنَا بَعْدَهُ اللَّهُمَّ اکشِفْ هَذِهِ الْغُمَّةَ عَنْ هَذِهِ الْأُمَّةِ بِحُضُورِهِ وَ عَجِّلْ لَنَا ظُهُورَهُ إِنَّهُمْ یرَوْنَهُ بَعِیدا وَ نَرَاهُ قَرِیبا بِرَحْمَتِک یا أَرْحَمَ الرَّاحِمِینَ

Allah’ım! O halde her batıla karşı zafere ulaşması ve onu yırtması -yok etmesi-, hakkı sabit kılması ve ayakta tutması için senin velin ve senin peygamberinin ismiyle adlananı ve senin peygamberinin kızının oğlunu bize göster. Onu, zulme uğrayan kullarının sığınağı, senden başka kendisine yardımcı bulamayanın yardımcısı, kitabının (Kur’an’ın) tatil olanını (uygulanmayan hükümlerini) yenileyici, dininin şiarlarını ve peygamberinin -Allah’ın rahmeti onun ve Ehl-i Beyti’nin üzerine olsun- sünnetlerini sağlamlaştırıcı kıl

Allah’ım! Onu zalimlerin kötülüklerinden koruduğun kimselerden kıl. Allah’ım! Peygamberin Muhammed’i -Allah’ın rahmeti onun ve Ehl-i Beyti’nin üzerine olsun- onu ve onun davetini izleyenleri görmekle sevindir ve ondan sonraki bizim zavallı halimize merhamet eyle. Allah’ım! Onun huzuruyla gamı bu ümmetten gider. O hazretin muhaliflerinin uzak gördüğü, bizim ise yakın gördüğümüz zuhurunu çabuklaştır; merhametinin hakkı için ey merhametlilerin en merhametlisi.

اَلْعَجَلَ الْعَجَلَ یا مَوْلای یا صَاحِبَ الزَّمَانِ

Daha sonra üç defa eller dize vurularak şöyle söylenir
“el-Acel, el-Acel, ey mevlam, ey Sahibe’z-Zaman”

Türkçe Okunuşu

Allâhumme rabben-nûril azim ve rabbel kursiyyirraf’î, ve rabbel bahril mescûr ve munzilet tevrâti vel incili vez zebûr ve rabbez zilli vel harur ve munzilel kur’anil azim ve rabbel melaiketil mukarrabine vel enbiyâi vel murselîn.

Allâhumme inni es’eluke bi vechikel kerîm ve binûri vechikel munîr ve mulkikel kadîm. Ya hayyu ya kayyûm es-eluke bismikellezî eşragat bihis-semâvâtu vel arezun ve bismikellezî yeslahu bihil evvelûne vel âhirûn yâ hayyen gable kulli hay ve ya hayyen ba’de kulli hay ve yâ hayyen hîne lâ hay.

Yâ muhyiyel mevtâ ve mumîtel ehyâ. Yâ hayyu lâ ilahe illa ent. Allâhumme belliğ mevlanel imamel hâdil Mehdîyel gâime bi emrik; selavâtullâhi aleyhi ve alâ âbâihit-tâhirîn en cemîil mu’minîne vel mu’minât fî meşârigil arzi ve meğaribihâ, sehlihâ ve cebelihâ ve berrihâ ve bahrihâ ve enni ve en vâlideyye mines-salevâti zinete arşillâh ve midâde kelimâtihi ve mâ ehsâhu ilmuhu ve ehâte bihi kitâbuh.

Allâhumme inni uceddidu lehû fi sabîhati yevmî hâzâ ve mâ iştu min eyyâmi ahden ve akden ve bey’aten lehû fî unugî, lâ ehûlu anhâ ve lâ ezûlu ebadâ.

Allâhummec’alnî min ansârihî ve a’vânih vez-zâbbîne enhu vel musâriîne ileyhi fî gazâi havâicihî vel mumtesilîne li evâmirih vel muhâmîne enhu ves-sâbigîne ila iradetih vel musteşhedîne beyne yedeyh

Allâhumme in hâle beyni ve beynehul mevtullezî cealtu âlâ ibâdike hatmen magziyya, fe ehricnî min gabrî mu’teziren kefenî, şâhiren seyfî mucerriden ganâti mulebbiyen da’veted-daî fil hâziri vel bâdi.

Allâhumme erinit-tal’ater-reşîdeh vel gurratel hamideh, vekhul nâzirî binazretin minni iley ve accil fereceh ve sehhil mahreceh ve evsi menheceh vessluk bî mehecceteh ve enfiz emreh uşdud ezreh va murillâhumme bihî bilâdek ve ehyi bihî ibâdek feinneke gulte ve gavlukel hak zaherel fesâdu fil berri vel bahri bimâ kesebet eydinnâs! Fe ezhirillâhumme lenâ veliyyeke vebne binti nebiyyik el-musemmâ bismi resûlik hatta lâ yezfere bişey’in minel bâtili illâ mezzegah ve yuhiggal hegge ve yuhaggigeh vec’elhullâhumme mefzean limezlûmi ibâdik ve nâsiren limen la yecidu lehu nasıran gayrek ve muceddiden limâ uttile min ahkâmi kitâbik ve muşeyyiden limâ verede min a’lâmi dînik ve suneni nebiyyik sallallahu aleyhi ve âlih vec’elhullâhumme mimmen hassantehû min be’sil mu’tedin.

Allahumme ve surre nebiyyike Muhammeden sallallahu aleyhi ve âlih bi ru’yetihi ve men tebiehu âlâ da’vetih verham istikânetenâ ba’deh! Allâmummekşif hâzihil ğummete en hâzihil ummeh bi huzûrihî ve accil lenâ zuhûreh innehum yerevnehû baîdâ ve nerahu garîbâ. Bi rahmetike yâ erhamer râhimin!

(Buraya gelince üç kere elini dizine vurarak şunu söyle)

El’acele elacele Ya Mevlaye Ya Sahibez-Zeman!