En kötü doğru, insanın kendisini methetmesidir. (Ğurerü’l-Hikem, Hadis: 2942) İmam Ali (a.s)

Hz. Fatıma’nın (s.a) Gerdanlığı

Hz. Fatıma’nın (s.a) Gerdanlığı

  Cabir b. Abdullah Ensari, İmam Muhammed Bakır’a (a.s) şöyle anlattı: Vaktiyle Allah Resulü (s.a.a) ile birlikte ikindi namazı kıldım ve ashap hazretin etrafına toplanmıştı. Birden bedeni zayıf ve üzerindeki elbiseleri yırtılmış, zayıf bir yaşlı adam yanımıza geldi.

  Allah Resulü (s.a.a) onu karşılayarak öne çıktı ve halini sordu. Yaşlı adam; “Ey Allah’ın Resulü! Ben açım; bana yiyecek ver, çıplağım; beni giydir ve yoksulum; bana iyilikte bulun!” diye arz etti.

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Benim, sana verecek bir şeyim yok, ancak seni birine göndereceğim, çünkü hayra kılavuzluk eden onu yapmış gibidir. Ey yaşlı adam! Allah ve Resulünü (s.a.a) seven, Allah ve Resulünün de onu sevdiği kimsenin evine git! Git Fatıma’nın (s.a) evine!”

  Sonra Bilal’e o yaşlı adamı Fatıma’nın (s.a) evine götürmesini buyurdu. Yaşlı adam Bilal ile birlikte Hz. Fatıma’nın (s.a) evine gitti. Kapıya vardıklarında yaşlı adam yüksek bir sesle şöyle seslendi: “Selam olsun size ey Peygamberin Ehlibeyti, ey meleklerin inip çıktıkları ev ve ey Cebrail-i Emin’in indiği ev!… “ Hz. Fatıma (s.a) içeriden yaşlı adamın selamının cevabını verdi ve ona kim olduğunu sordu.

  Yaşlı adam: “Ben muhacirlerden yaşlı bir adamım. Çıplağım; bana elbise ver, açım; bana yiyecek ihsan et! Allah sana merhamet etsin!” dedi.

  Hz. Fatıma (s.a) ve Hz. Ali (a.s) üç gündür oruç tutmuş ve bir şeyler yememişlerdi ve Allah Resulü (s.a.a) bunu biliyordu.

  Hz. Fatıma (s.a) evden, Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin’in (a.s) üzerinde uyudukları sepilenmiş postu getirdi, yoksula verdi ve şöyle buyurdu: “Şunu al, Allah bundan daha iyisini sana versin!”

Yaşlı adam: “Ey Allah Resulünün kızı! Ben açlığımı size şikâyet ediyorum, şu postu ne yapayım, ben açım” dedi.

 

  Hz. Fatıma (s.a), elini mübarek boynuna götürdü ve amcası Hamza’nın (a.s) kızının hediye ettiği gerdanlığı açtı ve yaşlı adama uzatarak: “Şunu al, sat (ve kendine yiyecek bir şeyler al) buyurdu.

 

  Yaşı adam gerdanlığı alarak doğru Peygamberin (s.a.a) mescidine gitti. Allah Resulü (s.a.a) ashabıyla birlikte oturmuştu. Yaşlı adam olayı anlatınca Allah Resulü (s.a.a) ağladı… Ammar Yasir ayağa kalkarak şöyle arz etti: “Ey Allah’ın Resulü! İzin verin de şu gerdanlığı ben satın alayım!” Allah Resulü (s.a.a): “evet, satın alabilirsin, eğer cinler ve insanlar bu alışverişinde sana ortak olsalar Allah onların hiçbirine azap etmez!” buyurdu.

Ammar, yaşlı adama dönerek: “Gerdanlığı kaça satıyorsun?” dedi. Yaşlı adam; “bir öğün ekmek, et, Rabbimin huzurunda durup namaz kılabileceğim bir Yemani aba ve kendi vatanıma ailemin yanına dönebileceğim bir altın dinar karşılığında bunu sana satarım” dedi.

  Ammar şöyle cevap verdi:

“Ben şu gerdanlığı 20 altın dinar, 200 dirhem, Yemani bir aba, bir deve ve bir öğün et ve ekmek ödeyerek senden satın alıyorum!”

  Yaşlı adam: “Sen ne kadar cömert bir adamsın” dedi. Ammar, yaşlı adamı yanında götürerek ona gerdanlık için vaat ettiği ücreti teslim etti. Yaşlı adam Allah Resulü’nün (s.a.a) yanına dönerek şöyle arz etti: “Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın Resulü! İstediğim her şeyi elde ettim!”

 

Allah Resulü (s.a.a) ona şöyle buyurdu:

” O halde sen de Fatıma’nın iyiliğinin karşılığını ver!” buyurdu.

  Yaşlı adam elini duaya açarak şöyle dedi: “Ya Rabbi! Tek mabud sensin ve sensin bizim tek rızk verenimiz! Ya rabbi! Sen Fatıma’ya (s.a) –kıyamette- öyle bir şey ver ki ne bir göz görmüş ve ne de bir kulak işitmiş olsun!”

Allah Resulü (s.a.a) yaşlı adamın duasına âmin dedi ve sonra ashabına şöyle buyurdu:

“Allah şu yaşlı adamın ettiği duanın aynını dünyada Fatıma’ya (s.a) vermiştir; çünkü ben onun babasıyım ve bütün âlemlerde benim gibi biri yoktur. Ali onun kocasıdır; eğer Ali olmasaydı kızım Fatıma’ya denk bir eş bulunmazdı, Allah Hasan ve Hüseyin’i ona bahşetmiştir ki onlar cennet gençlerinin efendileridirler… Allah, meleklerden bir grubu Fatıma’yı (s.a) her açıdan koruyup gözetmeleri için görevlendirmiştir…”

  Ammar, Hz. Fatıma’nın gerdanlığına misk kokusu sürdükten sonra Yemani bir parçaya sararak Sehm adındaki hizmetkârına verdi ve şöyle dedi: “Şu gerdanlığı Allah Resulüne ver ve seni Allah Resulüne (s.a.a) bağışladım!”

  Hizmetkâr gerdanlığı Allah Resulüne (s.a.a) teslim etti ve olup bitenleri anlattı. Allah Resulü (s.a.a): “Bunları Fatıma’ya götür ve seni de Fatıma’ya bağışlıyorum” buyurdu. Sehm, Hz. Fatıma’nın(s.a) huzuruna giderek olanları anlattı. Hz. Fatıma (s.a) gerdanlığı aldı ve o köleyi de Allah yolunda azat etti. Sehm, gülmeye başladı: Hz. Fatıma (s.a) “Niçin gülüyorsun?” diye sorunca” Sehm şöyle cevap verdi: “Şu gerdanlıktaki berekete gülüyorum; aç birini doyurdu, çıplağı giydirdi, yoksulu zengin etti, köleye özgürlüğünü kazandırdı ve sonunda da sahibine geri döndü.”

Allah Ehlibeyt’in (a.s) şefaatini bizlere nasip etsin! Âmin

 

Kaynak: Biharul Envar, c.43, s.56, h.50