İyilik ve sadaka, fakirliği yok eder, ömrü uzatır ve sahibinden yetmiş kötü ölümü defeder.”Sevab-ul A’mal s. 141 İmam Muhammed Bâkır (a.s)

Kur’anda Ehli Kitap

Kur’anda Ehli Kitap

 

 

Fuad Mikdadi

 

İslam güneşinin doğduğu ve Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) davetini açığa vurduğu günden bu yana sapıklık, küfür ve şirk orduları birbirlerine yardım çağrısında bulunmuş, ellerinde bulunan bütün araçları kullanarak bu davete karşı saldırıya koyulmuşlardır. Bunlar iki değerli şeyi yani Kur'an-ı Kerim ile Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve Pak Ehl-i beytini hedef alarak var güçleriyle bu daveti önleme teşebbüsünde bulunmuşlardır. Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) şahsına ve getirdiği risalete karşı saldırıya geçip çeşitli komplolar düzenleyenler arasında, risalet-i Muhammediyeye iman edeceklerine dair peygamberlerine verdikleri ahit ve misâkı bozan Kitap Ehli etkin bir role sahiptir.

Bu yüzden konu hakkında nazil olan âyetlerin çoğu Kitap Ehlinin izlediği genel siyaseti, Kur'an ve Resulullah'a (s.a.a) karşı takındıkları tavırları açıklayıp Resul-i Ekrem'i (s.a.a) onlara karşı alması gerekli tavır ve tedbirler hususunda irşad etmek gibi bir takım hususları içermektedir.

Kitap Ehli hakkında inen âyeti kerimelerin sayısı iki yüz altmış yediye ulaşmaktadır. Bunca âyetin inmesi Hazret-i Peygamber'in (s.a.a) İslâmî risaletin temelini atmak, geleceğini garantiye almak, risâlet sancağını yeryüzünün en ücra noktalarında dalgalandırmak ve bütün insanlara ulaştırmak için başlatmış olduğu harekette Kitap Ehlinin ne kadar tehlikeli bir unsur ve engel olduğunu açıkça sergilemektedir.

Bu hususta nazil olan âyet-i kerimeler iki kısma ayrılır. Bazı âyetlerde bu iki kısmın her birinin ayrıca alt bölümleri vardır.

Bazı ayetlerde yalnız bir bölüm, bazılarındaysa iki ve ya ikiden fazla bölüm yer almıştır.

Allah'ın tevfikiyle bunların hepsini açıklamaya çalışacağız.

Kitap Ehlinin Peygamber (s.a.a) ve Kur'an'a Karşı Uyguladıkları Siyseti Açıklayan Ayetler

Konunun belirli başlıklar altında sunulması halinde mevzuyla ilgili belirgin hatların açıklığa kavuşacağını sanıyoruz.

 

1. Bildikleri Halde Hakkı Gizlemek ve Saptırmak:

Bu husustaki âyeti şerifelerin her birinin genel bir hatla uyum sağladığı ve bunun gerçekte Kitap Ehlinin Kur'an ve Peygamber'e (s.a.a) karşı çıkışlarında uyguladıkları ortak yöntemleri yansıttığı görülür.

Bu bölümdeki âyetler düşmanların çalışmalarının sürekliliğini, hazırladıkları tehlikeli plan, komplo ve düzenlerinin hakkı bâtıl ile örtmeye yönelik olduğunu, zihinlerde şek ve şüphe icat ettiklerini ortaya koymaktadır.

* "Ey Kitap Ehli, neden hakkı bâtıl ile örtüyor ve siz de bildiğiniz halde hakkı gizliyorsunuz?"[1]

* "Kimi yahudiler, kelimeleri 'konuldukları yerlerden" saptırırlar…"[2]

* "Hani kendilerine kitap verilenlerden: "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız ve onu gizlemeyeceksiniz" diye kesin söz almıştı. Fakat onlar, bunu arkalarına attılar ve ona karşılık az bir değeri satın aldılar. O aldıkları şey ne kötüdür."[3]

* "Siz (müslümanlar) onların (yahudilerin) size inanacaklarını mı umuyor ve tamah ediyorsunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah'ın sözünü duyduktan, akılları o sözleri aldıktan sonra bile bile o sözleri değiştiriyorlardı."[4]

Bu hususta şaşılaçak bir nokta var ki bunlar yeni bir dinin doğuşunu bekliyor ve müjdeliyorlardı. Yeni peygamberin kendi içlerinden gönderileceğini söylüyor ve bununla diğerlerine karşı övünüyorlardı. Ama ne yazık ki gelir gelmez onu inkâr ettiler. Bu hususta Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

* "Allah katından yanlarında olan (Tevrât)'ı, doğrulayıcı bir Kitap geldiği zaman-ki bundan önce küfredenlere karşı fetih istiyorlardı -işte bilip- tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın laneti kâfilere olsun."[5]

Bunlar Hazret-i Muhammed'i (s.a.a) adı ve özellikleriyle tanıdıkları halde Allah-u Teala onu elçi olarak gönderdikten sonra ona imân etmediler. Kur'ân da şöyle buyuruyor: "Kendilerine Kitap verdiklerimiz, Peygamber'i, çocuklarını tanır gibi tanırlar, kendilerini hüsrana uğratanlar işte onlar, inanmayanlardır."[6]

* "Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu (Peygamberi), çocuklarını tanır gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü, bildikleri halde mutlaka gerçeği gizlerler." [7]

 

2- Verdikleri  Ahidlere Bağlı Kalmamak:

Bunlar kendi kitaplarında müjdelenen Peygamber'e ve Allah tarafından getireceği kitaba imân edecekleri hususunda peygamberlerine söz verdikleri halde sözlerinde durmamış ve Allah'tan korkup – sakınmamışlardır. Bu konuya değinen en açık âyetler şunlardır:

* "Bunlar, içlerinden antlaşma yaptığın kimselerdir ki, sonra her defasında ahidlerini bozarlar, onlar korkup sakınmazlar."[8]

* "Onlar, ne zaman bir ahitte bulunmuşlarsa, içlerinden bir bölümü onu atıp-bozmadı mı? Bir bölüğün ahdini bozması şöyle dursun, zâten çokları imân etmezler."[9]

* "Hani kendilerine kitap verilenlerden: "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız ve onu gizlemeyeceksiniz" diye söz almıştı. Fakat onlar, bunu arkalarına attılar ve ona karşılık az bir değeri satın aldılar. O aldıkları şey ne kötüdür."[10]

 

3- Nifâk Ve Saptırma:

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

* “Kitap Ehlinden bir grup, sizi şaşırtıp – saptırmayı arzuladı; fakat onlar ancak kendi nefislerini şaşırtıp-saptırırlar da şuuruna varmazlar.”[11]

* "Ey Peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerle yahudiler'den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar yalana kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar. “Size şu tarzda verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının” derler. Allah, kimin fitneye düşmesini isterse, artık onun için sen Allah’tan hiç bir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah’ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette de onlar için büyük bir azap vardır."[12]

* "Dediler ki; "Bizim kalplerimiz örtülüdür." Hayır; Allah, küfürlerinden dolayı onları lanetlemiştir. Bundan dolayı onların pek azı imân eder."[13]

* "Siz, insanlara iyilik etmelerini emrediyorsunuz da kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okumaktasınız. Yine de akıllanmayacak mısınız?”[14]

Müslümanları saptırma konusunda düşünüp vardıkları çeşitli aşağılık yollardan birisi de müslümanların safına girerek imanlarını sarsmak ve onları inançalarından vazgeçirmek amacıyla görünüşte imân edip daha sonra bu daveti ve Peygamber-i Ekrem'i hâşâ yalancı bulduklarından dolayı İslam'dan döndüklerini ima etme planıdır. Allah Teâlâ bunların tehlikli ve zehirli bir ok mesabesinde olan bu oyununu da bildirmiş ve şöyle buyurmuştur:

* "Kitap Ehlinden bir bölümü, dedi ki: "İman edenlerin üzerine inene, gündüzün başlangıcında inanın, bitiminde ise inkâr edin. Belki onlar da dönerler."[15]

Allah Teâlâ onların hazırlamış oldukları komploları böylesine birbirinin ardısıra açıklamıştır. Onlardan birisi de şu âyeti kerimedir: * "Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanırsınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah katındadır" derler. Ve onlar kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler."[16]

 

4- Bağnazlık Ve Çekmemezlik:

Kitap Ehlinden bazıları hak tamamıyla belli olduktan sonra bağnazlık ve hasede kapılmış isyana düşmüşlerdir. Bu yüzden imkanları dahilinde olan ve düşünebildikleri tüm hileleri Seklayne[17] karşı kullanmaya koyulmuşlardır. Bu hususta bizlere kılavuzluk yapan muhkem ayeti kerimeler şunlardır:

* "Ne zaman onlara Allah katından yanlarındakini doğrulayan bir peygamber gelse, kendilerine kitap verilenlerden bir takımı, sanki kendileri hiç bilmiyorlarmış gibi Allah'ın kitabını arkalarına attılar."[18]

* "Kitap Ehl'inden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek arzusunu duydular."[19]

* "Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir."[20]

* "Allah katından yanlarında olan (Tevrat’ı), doğrulayıcı bir Kitap geldiği zaman, – ki bundan önce küfredenlere karşı fetih istiyorlardı – işte bilip – tanıdkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın laneti kâfirlerin üzerinedir."[21]

* "Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (biz) Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dini (üzereyiz); o müşriklerden değildi."[22]

* "Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Onlar, tağuta ve cibte inanıyorlar ve diğer küfredenler için: "Bunlar, iman edenlerden daha doğru bir yoldadır" diyorlar."[23]

 

5- Alay Etme ve Kibirlenme:

Bu iki sıfat, Ehl-i Kitaptan sapık olan grubu diğer gruplardan ayırt eden sıfatlardandır. Gözlerini hakkı görmemek için kapamış, haktan kaçıp bâtıla yönelmiş olan bu gruptan olan kimseleri bazen kibir, bazen de alay etme bu hale getirmiştir. Nitekim buna bazı ayetler şöyle tanıklık etmektedir:

* “Kimi yahudiler, … dillerini eğip bükerek ve dine bir kin ve hınç besleyerek: "Dinledik ve karşı geldik. İşit, – işitmez olası –  ve Raina' bizi güt, bize bak" derler. Eğer onlar: "İşittik ve itaat ettik, sen de işit ve "Bizi gözet" deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, onları küfürleri dolayısıyla lanetlemiştir. Böylece onlar,az bir bölümü dışında, inanmazlar.” [24]

* "Kitap Ehlinden öylesi vardı ki, ona bir kantar emanet bıraksan onu sana öder; onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, sen onun tepesine dikilip-durmadıkça onu sana ödemez. Bu onların "ümmiler (zayıf ve bilgisizler veya Ehl-i Kitap olmayanlar) konusunda üzerinizde bir yol (sorumluluk) yoktur" demiş olmalarındandır. Oysa onlar kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı yalan söylemektedirler."[25]

* "Yahudi ve Hıristiyanlar: "Biz Allah'ın çocuklarıyız ve sevdikleriyiz" dedi. De ki: "Peki, ne diye sizi günahlarınızdan dolayı azablandırıyor? Hayır, siz O'nun yarattığından birer beşersizin. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azablandırır. Göklerin, yerin ve bunların arasındakilerin tümünün mülkü Allah'ındır. Son varış O'nadır."[26]

 

6- Düşmanlık ve kin Beslemek:

Allah'ın dininin yükseldiğini ve Peygamber-i Ekrem'in çabalarını gördükten sonra bunların günah ve düşmanlıklarını arttırmaları ve halkı Allah'ın yolundan alıkoymaları ne de kötüdür. Hemen savaş hazırlığına koyuldular. Önce Cafer b.Ebi- Talib, Abudullah b. Ravâha ve Zeyd b. Harise adlı üç ünlü  kahramanın şehid düştüğü hiristiyanlarla müslümanlar arasında vukubulan muta savaşını, daha sonra Yermûk vb. savaşların çıkmasına sebep oldular. Ve ahitlerinde durmakla tanınan Yahudilerle yapılan savaşlar da bu kabildendir. Peygamber'le anlaşmalarını bozup müşriklerle İslama karşı birleşerek çıkardıkları Ahzab ve Hazret-i Ali'nin gücüyle bozguna uğratıldıkları Hayber savaşları bunun örnekleridir. Allah-u Teala da bu hususta şöyle buyuruyor: 

* "Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta ve haram yiyicilikte çabalarına hız kattıklarını görürsün. Yapmakta oldukları ne kötüdür."[27]

* "De ki: "Ey Kitap Ehli, yalnızca Allah'a, bize indirilene ve önceden indirilene inanmamız ve sizin çoğunuzun fasıklar olmanız nedeniyle mi bizden hoşlanmıyorsunuz?"[28]

* "Ey imân edenler, gerçek şu ki, (yahudi) bilginlerinden ve (Hıristiyan) rahiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar…"[29]

 

* "Yahudilerin yaptıkları zulüm ve bir çok kişiyi Allah'ın yolundan alıkoymaları nedeniyle (önceleri) kendilerine helâl kılınmış güzel şeyleri onlara haram kıldık."[30]

Kitap Ehlinin Siyasetlerine Karşı Alınan ilâhi Tedbirleri Peygamber'e (s.a.a) Bildiren Ayetler

Bu İlahi tutumların başlıcaları şunlardır:

 

1 -Kitap Ehlini Hakka Davet Etmek:

Bu konu, mealleri verilen aşağıdiki ayetlerde yeterli derecede açıklanmıştır.

* "Ey Kitap Ehli, Kitaptan gizlemekte olduklarınızın çoğunu size açıklayan ve bir çoğundan geçiveren elçimiz geldi. Size Allah'tan bir nur ve apaçık bir Kitap da geldi."[31]

* "Ey Kitap Ehli, peygamberlerin arası kesildiği dönemde: "Bize müjdeci de bir uyarıcı da gelmedi" demenize (fırsat kalmasın) diye size apaçık anlatan Peygamber geldi. Böyle müjdeci de, uyarıcı da gelmiştir artık. Allah'ın her şeye gücü yeter."[32]

 

2 -Hakkı, İsbat Amacıyla Tartışma:

Peygamber'e bu ilâhî tutumu bildiren ayetler şunlardır:

* "De ki: "Ey kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olacak) bir kelimeye gelin. (ki o da şudur:) Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp kimimiz kimimizi Rabler edinmeyelim." Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahid olun, biz gerçekten müslümanlarız."[33]

* “Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında Allah'ın Kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar işte böyle arka dönenlerdir.”[34]

* "Allah'tan başka bir hakem mi arayayım? Oysa O, size Kitabı açıklanmış olarak indirmiştir. Kendilerine Kitap verdiklerimiz bunun gerçekten Rabbinden hak olarak indirilmiş olduğunu bilmektedirler. Şu halde sakın kuşkuya kapılanlardan olma."[35]

* "De ki: "Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiç bir şey üzerinde değilsiniz…"[36]

* "İşte sizler böylesiniz; (diyelim ki) hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hakkında hiç bilginiz olmayan şey konusunda ne diye tartışıp-duruyorsunuz? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz."[37]

* "Ey Kitap Ehli, siz şahid olup dururken, ne diye Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorsunuz? "[38]

 

3- Şek Ve Şüphelerini Reddetmek:

Bu konuda bir çok ayetler vardır. Onlardan bazıları şunlardır:

* "Onlar: "Allah, beşere hiç bir şey indirmemiştir" demekle Allah'ı, kadrinin hakkını vererek takdir edemediler. De ki: "Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği ve sizin de (parça parça) kâğıtlar üzerinde yazılı kılıp (bir kısmını) açıkladığınız ve çoğunu gözardı ettiğiniz kitabı kim indirdi? Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir." De ki;

"Allah", sonra da onları bırak, içine daldıkları saçma uğraşılarında oyalanıp-dursunlar."[39]

* "Yahudiler: "Allah'ın eli sıkıdır" dediler. Onların elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır; O'nun iki eli açıktır, nasıl dilerse infak eder. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve küfürlerini artıracaktır. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çaba harcarlar. Allah ise bozguncuları sevmez."[40]

* "Derler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş bize değmeyecektir." De ki: "Allah katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla va'dinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğinizi mi söylüyorsunuz?"[41]

 

4- Onları Sınamak Ve Gerçek Niyetlerini Açığa Çıkarmak:

* "Size geldiklerinde: "İnandık" derler. Oysa onlar küfürle girmişlerdir ve yine onunla çıkmışlardır. Allah, gizli tutmakta olduklarını daha iyi bilir."[42]

* "Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamız konusunda and verdi." diyenlere, de ki: "Şüphesiz, benden önce nice peygamberler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, şu halde onları ne diye öldürdünüz?"[43]

* "De ki: "Ey Yahudi olanlar, eğer siz, (bütün) insanlardan ayrı olarak yalnızca sizlerin gerçekten Allah'ın velileri (dost ve sevgili kulları) olduğunuzu öne sürüyorsanız, şu halde ölümü temenni edin; eğer doğru sözlü iseniz (bunu çekinmeden yapın)."[44]

 

5- Kitap Ehlinden Hak Peşinde Olan Gruba Karşı Adalet ve İnsaf Üzere Davranmak:

* "Şüphesiz, Kitap Ehlinden de, Allah'a size indirilene ve kendilerine indirilene –  Allah'a derin saygı gösterenler olarak – inananlar vardır. Onlar, Allah'ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı pek çabuk görendir."[45]

Bunların çoğu, Peygamber'in va'd edilmiş İslami risaletle gönderilmesini doğruluk ve ihlasla bekleyen kimselerdir. Nitekim ayette bu konu açıkça belirtilmiştir:

* "Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar…".[46]

* "Bu (Kur'an)'dan önce, kendilerine kitap verdiklerimiz buna inanmaktadırlar."[47]

 

6- Onları Dost ve Veli Edinilmemesinin Sebebi:

Müminlere olan ilâhi hitapta şöyle gelmiştir:

* "Ey imân edenler, yahudi ve hıristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez."[48]

* "Ey imân edenler, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi, alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kâfirleri dostlar (veliler) edinmeyiniz. Ve eğer inanıyorsanız. Allah'tan korkup – sakının."[49]

* "Eğer Allah'a Peygambere ve ona indirilene iman etselerdi, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan çoğu fâsık olanlardır."[50]

 

7- Onlarla Yapılan Antlaşmalara Saygılı Olmak:

Kur'an-ı Kerim'de müşrik denildiğinde Kitap Ehlinin de kastolunması hasebiyle, bu husus Kur'an'da açıklanmış konulardan sayılır.

* "Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (antlaşmadan) bir şeyi eksiltmeyenler ve size karşı hiç kimseye yardım etmeyenler başka; artık antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah muttaki olanları sever."[51]

* “… Mescid-i Haram yanında kendileriyle anlaştıklarınız (müşrikler) dışında. Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, muttaki olanları sever.”[52]

Allah Teala Beni İsrâil'e hitabında Şöyle buyurur:

* "Ey İsrail oğulları, size bağışladığım nimetimi anın ve ahdime bağlı kalın, ki ben de ahdinize bağlı kalayım. Ve yalnızca benden korkun."[53]

 

8- Halkı Onların Saptırma Ve Azdırmalarından Sakındırmak:

* “Siz (müslümanlar,) onların (yahudilerin) size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah'ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı. İman edenlerle karşılaştıklarında "İman ettik" derler; biribiriyle kendi başlarına kaldıkları zaman ise, derler ki: "Allah'ın size açtık (açıkladık) larını, Rabbiniz katında size karşı bir belge olsun diye mi onlarla söyleşiyor sunuz? Hala akıllanmayacak mısınız?" (Peki) Onlar, Allah'ın gizli tuttuklarını da açığa vurduklarını da bildiğini bilmiyorlar mı?” [54]

* "Andolsun, kendilerine kitap verilenlere her ayeti (delili) getirsen, yine de onlar senin kıblene uymaz; sen de onların kılblelerine uyacak değilsin, (hatta) onlardan bir kısmı bir kısmının kıblesine de uymaz. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, kuşkusuz, o zaman zalimlerden olursun."[55]

* "Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap ve rilenlerden herhangi bir gruba boyun eğecek olursanız, sizi imanınızdan sonra küfre döndürürler."[56]

 

9- İnatçı Olanları Tehdid Etmek:

Bu husustaki ayetlerde çok açık ve sert açıklamalar vardır:

* "Hiç şüphesiz din, Allah katında İslam'dır. Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık ve hakka başkaladırma yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerine küfrederse, gerçekten Allah, hesabı pek çabuk görendir."[57]

* "Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gözardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz ve onlar için acıklı bir azab vardır."[58]

* "Artık vay hallerine; kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için: "Bu Allah katındandır" diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına."[59]

* “Andolsun; "Gerçek, Allah fakirdir, biz ise zenginleriz" diyenlerin sözlerini Allah işitmiştir. Onların bu sözlerini ve Peygamberleri haksız yere öldürmelerini yazacağız ve: "Yakıcı olan azabı tadın" diyeceğiz.”[60]

 

10- Muharib Olanlarıyla Savaşma Ve Onları Lanetleme:

* "Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslâm'ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülmüşler olarak cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın."[61]

* "Kitap Ehlinden küfredenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O'dur. Onların çıkacaklarını siz sanmamıştınız, onlar da kalelerini kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Böylece Allah ('ın azabı) da, onlara hesaba katmadıkları bir yönden geldi, yüreklerine korku salıverdi; öyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü'minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ey basiret sahibleri ibret alın."[62]

* "Kitap Ehlinden onlara arka çıkanları da kalelerinden indirdi ve onların kalplerine korku düşürdü. Siz (onlardan) bir kısmını öldürüyordunuz, bir kısmını ise esir alıyordunuz."[63]

Ehl-i Kitap ve İslam Düşmanlığı

* “Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (biz) Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dini (üzereyiz); o müşriklerden değildi.”[64]

* "Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki: "Kuşkusuz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) dosdoğru yoldur." Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı."[65]

Bu zikredilen ayetlerden, Kitap Ehlinin, İslami risaletin iki asıl ve değerli koluna (sekaleyn) olan düşmanca tavrının, buna neden olan sebebler var oldukça süreceği anlaşılıyor. Zira onlar müslümanlardan ve önderlerinden, kendi dinlerini kabullenmedikçe râzı olmazlar. Böyle sine bir düşmanlığın belirli bir merhaleye özgü olmadığı da malumdur. Yeryüzünde İslam ilerledikçe ve müslümanlar şanlı kıyamlar gerçekleştirdikçe devam edip sürecektir. Elbette bu arada şeytanların bunlara telkin ettiği komplolar ve metodlar değişebilir. Bu komploların başında çeşitli ve değişik boyutlarıyla fikri ve kültürel savaşlar gelir. Kültürel karşılaşmanın boyutlarından biri de eskiden beri var olan oryantalizm akımıdır. Bu akımın tezahürlerinden biri müslümanlara Britanıca, Amerika, Meydan Larousse vb. adlarda sunulan anskilopedik eserler ve İslam tarihiyle ilgili kitaplardır. Bunun diğer bir tezahürü de Selman Rüşdü gibilerin tarafından yayınlanan ve emperyalizmin büyük desteğini gören İslam mukaddesatına hakaret edici kitaplardır. Son zamanlarda Yahova Şahitleri adı altında yürütülen ve özellikle fazla bir İslami bilinci olmayan normal müslüman halkı hıristiyan kılıflı yahudiliğe davet eden çok yönlü çalışmalar da bunun başka bir tezahürüdür.

Bizim buna karşılık alacağımız tavır Kur'an-ı Kerim'in Peygamber efendimizi irşad ettiği ilkelere dayalı olmalıdır. Müslümanların İslami bilinçlerini artırarak her zaman olduğu gibi bugün de bu tür çabaları etkisiz duruma getireceklerini ümit ederiz.

 


[1] – Âl-i İmrân/71.

[2] – Nisâ/45.

[3] – Âl-i İmrân/187.

[4] – Bakara/75.

[5] – Bakara/89.

[6] – En'âm/20.

[7] – Bakara/146.

[8] – Enfal/56.

[9] – Bakara/100.

[10] – Âl-i İmrân/187.

[11] – Âl-i İmrân/69.

[12] – Mâide/41.

[13] – Bakara/88.

[14] – Bakar/44.

[15] – Âl-i İmrân/72.

[16] – Âl-i İmrân/78.

[17]– Kuran-ı Kreim ve Ehl-i Beyt.

[18] – Bakara/101.

[19] – Bakara/109.

[20] – Bakara/105.

[21] – Bakara/89.

[22] – Bakara/135.

[23] – Nisa/51.

[24] – Nisa/46.

[25] – Âl-i İmrân/75.

[26] – Mâide/18.

[27] Mâide/62.

[28] – Mâide/59.

[29] – Tevbe/34.

[30] – Nisa/160.

[31] Maide/ 15.

[32] – Mâide/19.

[33] – Âl-i İmrân/64.

[34] – Âl-i İmrân/23.

[35] – En'âm/114.

[36] – Mâide/68.

[37] – Âl-i İmrân/66.

[38] – Âl-i İmrân/70.

[39] – En'âm/91.

[40] – Mâide/64.

[41] – Bakara/80.

[42] – Mâide/61.

[43] – Âl-i İmrân/183.

[44] – Cum'a/6.

[45] – Âl-i İmrân/199.

[46] – Nisa/162.

[47] – Kasas/52.

[48] – Mâide/51.

[49] – Mâide/57.

[50] – Mâide, 81.

[51] – Tevbe/4.

[52] – Tevbe/7.

[53] – Bakara/40.

[54] – Bakara/75 – 77.

[55] – Bakara/145.

[56] – Âl-i İmrân/100.

[57] – Âl-i İmrân/19.

[58] – Bakara/174.

[59] – Bakara/79.

[60] – Âl-i İmrân/181.

[61] – Tevbe/29.

[62] – Haşr/2.

[63] – Ahzâb/26.

[64] – Bakara/135.

[65] – Bakara/120.